İran'da yapılan ve sonuçları ciddi bir halk hareketine dönüşen sürece işaret eden cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Anayasayı Koruyucular Konseyi bazı usulsüzlükler saptadıklarını, ancak bunların sonucu etkileyecek düzeyde olmadığını ilan etmişti. Bu açıklama, muhalif kesimleri ikna etmedi ve 'karşı' hareket bir biçimde kendisini ifade edecek yöntemler bulmayı sürdürüyor.

Muhalefet gruplarının direnci ifade biçimleri ile direnişi sürdürme biçimlerinde teknolojiden olabildiğince yararlanmayı ve dış dünyayı duyarlı kılmaya çalıştıkları biliniyor. Dış dünya ile bağlantı kurmak ve dünya kamuoyunda sorunları canlı tutmak, aynı zamanda İran'a özgürlükler konusunda baskı yapılmasını da amaçlıyor. Diğer bir ifadeyle içeride araçları sınırlı olanlar, dışarıdan gelecek desteğe ihtiyaç duyuyorlar.

Bu uygulamanın İran'daki iktidarı daha da tahrik ettiği anlaşılıyor. İran'ı ele güne şikayet etmek, yabancılardan yardım beklemek bir tür vatan hainliği gibi algılanabiliyor. Bu nedenle İran'daki gönüllü milis gücü Besic'in giderek faaliyet alanını genişlettiği düşünülebilir. Bu milis güç, sanal haberleşme olanaklarını 'üst'ten engelleyen iktidara, 'alt'tan çare üretenleri tek tek bertaraf ederek yardım etme derdinde. Evler basılıyor, çanak antenler sökülüyor, ilkel küresel iletişim olasılıkları bertaraf ediliyor.

İnsanoğlu darda kaldığında yaratıcılığını artırır ve baskı uygulandıkça özgürlük daha kıymete biner. Üstelik günümüz teknolojik yetenekleri yasaklama yollarıyla bertaraf edilebilecek gibi gözükmüyor. İranlı muhalifler ne kadar engellenirlerse engellensinler, bir biçimde dış dünya ile bağlarını sürdürecekler. Üstelik kısıtlı ortamlarda sürdürülen çabalar bu dış dünyadakiler için daha da cazip hale gelecek. İran gizlendikçe, İran'a olan ilgi artacak; İran yasakladıkça yapılan işler daha gizli olacak; İran engelledikçe yasakları delmek daha cazip hale gelecek.

Gizlemenin gizli yollardan ihlal edilebileceği korkusu İran'da iktidarın sadece muhalifleri hedefe almasına yol açmıyor. Yabancıların, özellikle de İngilizlerin gizliden gizliye İran'da iktidarın hoşuna gitmeyen değişiklikleri desteklediği düşünülüyor. İngiltere büyükelçiliğinde görev yapan dokuz kişi gözaltına alınıyor ve bu yolla İran'daki kargaşanın sorumluluğu 'yabancı'lara devredilmek isteniyor.

İngiltere İran için anlamlı bir kurban. Zira tarihsel olarak İran'ın başına ne geldiyse içinde hemen her zaman İngiltere ve İngiliz-Rus rekabetinin bulunması mümkün. Dolayısıyla toplumun gözünde İngiliz manipülasyonuna dair açıklamalar inandırıcılığı olabilir. Öte yandan İngiltere'nin Ortadoğu'ya ilişkin son dönem politikalarında 'Obama' yaklaşımını benimser bir hali de bulunmuyor. ABD Rusya ile gerilim politikası uygulasın, o arada da İngiltere boşlukları doldursun gibi bir eğilim söz konusu, ancak ABD bu role soyunmamış durumda. Dolayısıyla İngiltere'nin açığa çıkmaması için bir neden yok.

Bununla birlikte, İran'da bir muhalefet oluşmasının, bu muhalefetin özgürlük talebi geliştirmesinin baskıları reddetmesinin ve cumhuriyet ilkelerinden uzaklaşıldığını savunmasının İngiltere tarafından sağlandığını ileri sürmek mümkün gözükmüyor. Toplumlar artık başkaları karışmadan, yönlendirmeden de kendi taleplerini geliştirebiliyorlar. Sorumluyu başkasında aramanın kolaycılığı, kendi vatandaşlarının taleplerini görmeye yanaşmamayı ifade ediyor. Kısacası, İngiltere ile ilgili olarak bazı usulsüzlükler saptanmış olabilir, ancak bunların sonucu etkileyecek düzeyde olmadığını belirtmekte yarar var.

Kaynak: Star