İran ve Türkiye sadece Ortadoğu'da değil, Kafkaslar'da da bölgesel rollerde yarış içindeler. İran ile Türkiye arasında rekabet iki bölgede de birbirine benziyor.  

Direkt askerî şekiller almıyor, bölgesel koalisyonların inşası etrafında dönüyor ve bölgesel nüfuz genişletiliyor. Çekişme, siyasetlerin ve rollerin çizimine kendilerinden büyük bir gücün katılımı gölgesinde dönüyor. Ortadoğu'da ABD ve Kafkaslar'da Rusya.

Üç bölgesel gücün rollerini kanıtlaması için coğrafi etkenler tarihî etkenlerle de bağlantılı. Zira İran, Türkiye ve Rusya'nın sınırları Kafkas bölgesinin doğal sınırlarıdır. Ayrıca üç imparatorluk -Fars, Osmanlı ve Rus- Kafkaslar'da denetime dair uzun bir tarihe sahipler. Bu yüzden Kafkas ülkeleri ve cumhuriyetleri, kendi varlıklarını muhafaza etmek amacıyla başka güçlerle mücadelede bu üç güçten biriyle koalisyon kurmak zorunda. Bunun sonucu olarak Azerbaycan bağımsızlığından itibaren dil, ırk ve kültür bakımından benzeştiği Türkiye ile ittifak kurarken Ermenistan, önce İran'la koalisyon kurdu.

Üç bölgesel gücün yerli taraflarla bölgesel koalisyonları Kafkaslar'ın sert dağlarının yapısıyla örtüşen bir sertlikle yapılıyor. Doksanların başında Ermenistan ile Azerbaycan arasında yaşanan ve Ermenistan'ın Karabağ bölgesini işgaline yol açan çekişme Kafkasya ilişkilerindeki karmaşıklığın derecesini gözler önüne seriyor. İran, Azerbaycan'la Şii mezhebi bağlamında buluşuyor ancak Azerbaycan'ın bölgesel rakibi Türkiye ile koalisyonu sebebiyle Ortodoks Hıristiyan Ermenistan'la koalisyon kurdu.

Türkiye'nin özellikle geçen yıl rolünün yükselmesi ve ABD başkanının son Türkiye ziyareti ve Amerikan örtüsü altında çeşitli bölgesel rollerini taçlandırmasıyla birlikte Ankara, Kafkaslar'da harekete geçmek için yeni kapılar açıyor. Türkiye, diplomatik ilişkilerin doğallaşması ve sınırların açılması için Ermenistan'la müzakerelere giriyor. Ermenistan buna karşın Türkiye'nin coğrafi engel olması sebebiyle Avrupa'yla olan ilişkilerine uzanabilecek. Ayrıca doğalgazı Karadeniz'den Türkiye'ye ve oradan AB'ye taşıması öngörülen Nabucco boru hattının Ermenistan'dan geçmesi mümkün. Moskova, bu boru hattının Ermenistan kanalıyla Azerbaycan'dan Türkiye'ye geçmesinin elindeki enerji kartının uçması anlamına geleceğini biliyor. Dolayısıyla Türkiye-Ermenistan görüşmelerini yakından takip ediyor. Bu müzakerelerin başarılı olması, Türkiye'nin Kafkaslar'da Rusya ve İran'ı geçmesi anlamına gelecek. Karşı cephede ise İran, Ermenistan'ı bölgesel rakibi Türkiye ile görüşmelerden alıkoymak için bu ülkeye sunacağı fazla bir şeye sahip değil. Yapacağı maksimum destek, İran'ın kuzeybatısını 'Güney Azerbaycan' görmek isteyen Azerbaycan'la mücadelede kendisiyle ittifak yapması için Ermenistan'a ucuz enerji kaynakları vermesidir.

Azerbaycan, Türk müttefikinin Ermenistan'ı tercih ettiğini düşünüyor. Bu yüzden Moskova, bu fırsatı kaçırmadı ve Azerbaycan cumhurbaşkanını görüşmeye çağırdı. Buna paralel olarak Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan, İran'a gitti.

Türkiye, İran ve Rusya arasında Kafkaslar'da dönen çekişmeden çıkarılacak dersler şunlar: İlki koalisyonlar ideolojik değil, ulusal çıkar temellidir. İkincisi üç bölgesel gücün temel hayali koalisyonları çeşitlendirerek, ekonomik ve stratejik yeni müşterekler oluşturarak çekişmek. Üçüncü ders ise Kafkasya'daki güç dengelerinin şu an ilk olarak Rusya, ardından Türkiye ve son olarak İran'ı işaret etmesi. Son ders ise bölgesel düzenlemedeki dönüşümün bir gün içindeki devrimsel dönüşümle değil, gerçekçi, iddialı ve titiz siyasi aklın tasarrufu altında ekonomik, siyasi ve stratejik bütün imkanların seferber edildiği karmaşık ve uzun bir süreçte yaşanması. LÜBNAN gazetesİ El NEHAR, 24 Nİsan 2009

Zaman