Mohammad Khajouei

"İran ve Türkiye, istikrar adaları olarak hayatlarına devam ediyorlar ve eğer bölge istikrar ve refahı kavuşmak istiyorsa, tüm bölge ülkeleri işbirliği yapmalıdır." Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın şu yakınlarda Tahran'ı ziyaret ettiği sırada Ankara-Tahran arasındaki yakınlığın işaretlerinin açıkça görülebileceği sözlerinden bir kesit bu.

Türkiye Başbakanı 26-28 Ekim tarihinde İran'ın özel misafiriydi ve beraberinde kültür ve sanayi bakanları Mehmet Aydın [sic] ve Zafer Çağlayan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, 20 Milletvekili ve Türk özel sektörünü temsilen 80 kişi vardı.

İran ve Türkiye ilişkileri pek çok iniş çıkışa şahit oldu ve şimdi yeni bir safhaya girdi; bunun en önemli hususiyeti ise rekabetçi bir atmosferde yaşanan yakınlaşmadır. (..)

Son yıllarda ikili ilişkilerin seyrine bakıldığında hem İran'ın hem de Türkiye'nin bölgesel nüfuzlarını artırmaya çalışmalarına rağmen – elbette çeşitli stratejiler kullanılması sûretiyle - gerilimden azâde ve iktisâdi, siyasi ve güvenlik işbirliğine dayalı tarihi ilişkilerin, ikili ilişkileri daha bir pekiştirdiği görülür.

Her iki ülkeyi yakınlaştıran en önemli etken, Tahran ve Ankara'nın bölgede benzer siyasi ve güvenlik düzenlemelerine gitmiş olmalarıdır. İki ülke, bölgeyi yöneten güvenlik düzenlemelerinde bölge ülkelerinin kendi ana rollerini oynamaları ve yabancı güçlerin bölgeye daha fazla müdahale etmesinin önünü alınması gerektiğini hem sözde hem de fiiliyatta sürekli olarak vurguluyorlar.

Her iki ülke bölgesel problemlerin yabancı güçlerin sunduğu mekanizmalarla değil de mahalli mekanizmalarla çözüme kavuşturulması çağrısı yaptıklarından dolayı bölgede ortak tedbirler almaları için zaman yeterince olgun. Türkiye Başbakanı'nın Tahran'a yaptığı ziyaretin en önemli yönü ekonomidir.

Erdoğan'a Türkiye özel sektörünü temsilen 100 kişinin eşlik etmesine bakınca, İran'a karşı müeyyidelerin sertleştirilmesi durumunda Türkiye işin büyük bir kısmını yapmaya hazır olacak. Türkiye ve İran ikili ticaret hacmini 2011 yılına kadar 20 milyar dolara yükseltmeyi hedefliyor. Rusya'dan sonra Türkiye'ye doğalgaz tedarik eden ikinci büyük tedarikçi İran. Türkiye, İran doğalgazının Nabuko boru hattına pompalanabileceğini ilan etti; Nabuko Avrupa'ya ihtiyaç duyduğu doğalgazı tedarik etmeyi ve Avrupa ülkelerinin Rusya'ya bağımlılığını azlatmayı hedefliyor.

İran Türkiye'nin ikinci büyük petrol tedarikçisi ve Türkiye, İran'ın batı enerji pazarlarına erişmesi için iyi bir giriş limanı. Dolayısıyla bu mesele gelecek yıllarda Tahran ve Ankara arasındaki stratejik ilişkilerde mihver rol oynayacak gibi duruyor. Türkleri İran'a daha fazla yatırım yapmaya da yüreklendirecektir.

Büyük dış yatırım gerçekleştirmek için yeterli para olmamasına rağmen, Türkiye'nin ümidi o ki yabancı finans kredileri sağlamak için dış sermaye piyasalarının ve bankacılığın normalleşmesi sonrasında Güney Fars doğalgaz yataklarının iki safhasını geliştirmek için gerekli 4 milyar dolar toplanabilecektir.

Her hâlükarda Tahran ve Ankara arasındaki ilişkiler yükselişte özellikle de doğalgaz ve petrol alanlarında ki yabancı müdahalelere karşı bölgeye koruyucu bir şemsiye sağlayacaktır bu. İlave olarak, İran Türkiye'nin Avrupa'ya uzanan limanı olduğunun iyice farkında ve Ankara, Tahran-Washington arasında aracılık da yapabilir. Diğer yandan, Türkiye, İran'ın Orta Asya'ya uzanan iyi bir yol olduğunu, İran'ın müttefiki Suriye'nin ise kendisi için Arap dünyasına uzanan tek geçiş yolu olduğunu bilmektedir. İran'ın islami yönelimleri şüphe yok ki Türkiye'dekinden farklıdır. Dolayısıyla, İran'ın islama yaklaşımı başkadır.

Ancak gözlemciler tutumdaki farklılıkların siyasi ilişkilerde derin farklılıklara yol açmayacağını savunuyorlar. İslam devletleri olarak – ki Ankara ve Tahran hükümetleri için ana müşterektir – kendi ulusal çıkarları uyarınca yine kendi hedeflerine ulaşmaya çalışabilirler.

İran ve Türkiye arasındaki işbirliği, Irak, Suriye, Kafkasya Cumhuriyetleri ve Orta Asya dâhil diğer bölgesel devletlerin daha fazla işbirliğine gitmeleri için zemin de sağlayacak. Türkiye-İran stratejik işbirliği, büyük güçlerin nüfuzundan uzak güçlü bir Ortadoğu şekillendirmede çok önemlidir ve şüphe yok ki her iki ülkenin de ulusal çıkarlarına uygundur.

İran'ın Türkiye ile ilişkileri diğer komşu ülkelerle olduğundan daha sağlam ama bu ilişkilerin devamı için her iki taraf da yek diğerinin ekonomik çıkarlarını ciddi bir şekilde gözetmeye çalışmalı ve bölgede kendi rollerini oynamak üzere tamamlayıcı politikalar benimsemelidirler.

Kaynak: Iran Review
Dünya Bülteni için çeviren: M. Alpaslan Balcı