Geçen hafta İstanbul'da P5+1 grubu ile İran arasında yapılan nükleer müzakerelerden somut anlamda ne çıktı, bilmiyoruz.
Taraflar bu konuda sessiz; sadece 'olumlu ve yapıcı' geçti diyorlar, o kadar. Ayrıca, bu konuda medyada da dişe dokunur bir bilgi yok.
Ne var ki, biz bilmesek de İsrail müzakerelerde nelerin ele alındığını tarafların pozisyonlarının ne olduğunu, Bağdat'taki ikinci görüşmede nelerin masaya geleceğini biliyor. Bunu da medyada çıkan son haberlerden öğrenmiş bulunuyoruz. Bunlara göre, Amerikan tarafı hem toplantı öncesinde hem de sonrasında başta Başbakan Netanyahu olmak üzere bazı İsrailli yetkilileri bilgilendirmiş bulunuyor. Ayrıca, müzakereleri yürüten Amerikan heyeti başkanı Wendy Sherman, toplantı sonrasında İsrail'in Washington Büyükelçisi Michael Orenl ile telefonla birkaç saat süren bir görüşme yapmış, onu son durum hakkında bilgilendirmiş. Amerika'ya ilaveten Fransa Devlet Başkanlığı ofisi ve Almanya Başbakanlık ofisi de İsrail'i hem müzakereler öncesi hem de sonrasında arayarak, bilgi vermişler.
Bunlara göre, İsrail Batılı müzakerelerin bugünkü ve gelecekteki stratejileri tam anlamıyla biliyor ve elbette kendince buna göre bir strateji de takip ediyor. Bu bakımdan müzakerelerin önde gelen Batılı mensuplarıyla işbirliği içinde bulunuyor, hareket ediyor, muhtemelen bunlara akıl da veriyor.
Müzakereler konusunda İran da diğerleri gibi fazla konuşmuyor; o da bunları 'olumlu ve yapıcı' olarak niteliyor. Bu sessizlik ve suskunluk şüphesiz manidar; zira daha önceki müzakerelerde İran çoğu zaman P5+1 grubunu suçlayıcı bir tarzda eleştirmiş, olumsuz tavırlar ortaya koymuştu. Bu yüzden son açıklamalarına bakıldığında müzakereler konusunda İran'ın yeni bir yaklaşım benimsemekte olduğu tahmin edilebilir.
Bu yeni yaklaşım geçen pazartesi konuşan İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi'nin sözlerinden de bir ölçüde belli oluyor. Salihi, bu açıklamasında İran'ın nükleer ihtilafı 23 Mayıs'ta Bağdat'ta yapılacak ikinci toplantıda karşı tarafın bir iyi niyet gösterisi olarak ülkesine uygulanan müeyyideleri hafifletmesi halinde çözmeye hazır olduğunu vurgulamış bulunuyor.
Salihi, buna ilaveten İran'ın uranyum zenginleştirme politikasını değiştirebileceğine de temas ederek müzakerelerin 'İran-Batı Diyaloğu' arasında bir 'dönüm noktası' olduğuna da dikkat çekmiş bulunuyor. Salihi'nin bu açıklamaları elbette müzakerelerin seyri ve akıbetinin bundan sonra kazanabileceği mahiyeti göstermesi bakımından çok önemli. Özellikle de müeyyidelerin hafifletilmesini istemesi oldukça manidar bize göre; zira hatırladığım kadarıyla İranlı yetkililer daha önceleri bu şekilde bir tavır sergilememişlerdi. Bu da bize İran'ın yıllardır kendisine uygulanan çeşitli müeyyidelerden etkilenmekte olduğuna işaret ediyor. En azından biz bu konudaki gelişmelere, yapılan açıklamalara baktığımızda, bunları değerlendirdiğimizde böyle bir sonuca ulaşmış bulunuyoruz.
Zaten mesela geçen yılın kasım ayında Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, mecliste konuşurken Amerika'nın uyguladığı mali müeyyidelerin İran'ın bankacılık sektörüne ciddi zararlar verdiğini söyleyerek "Bankalarımız artık milletlerarası muamele yapamıyorlar." şeklinde konuşmuştu. Böyle konuşan ya da düşünen muhtemelen başka İranlı yetkililer de var; ancak bunları bilmiyoruz; ama Ahmedinejad'ın söylediğini de elbette çok önemli buluyoruz.
Üstelik, Ahmedinejad'ın konuşmasının üzerinden 5 ay kadar geçmiş bulunuyor. Bu sürede de İran'a karşı hem Amerika hem de Avrupa Birliği yeni ve çok ağır müeyyideleri de devreye sokmuş bulunuyor. Kapsamlı yeni malî ve petrol alımı gibi gerçekten İran ekonomisini eskisinden çok zora sokan, bunaltan müeyyideler bunlar. Ayrıca, bu arada kısaca SWIFT denen milletlerarası bankalar arası elektronik para transferi yapan kuruluşun İran bankalarına yeni koyduğu yasak da var. Bu yasakla İran bankaları dünya çapında malî işlem yapamayacaklar. Bu da müeyyidelerin İran ekonomisine vurduğu başka bir darbe sayılır. Temmuzda da Avrupa Birliği'nin İran'dan petrol alımı yasağı da başlıyor ayrıca.
Bunlara ilaveten Amerikan Kongresi'nde yeni bir ağır müeyyide paketi de ele alınıyor bugünlerde.
Kısacası, bize göre müeyyideler İran'ı ve ekonomisini çok zorlamaya, bu da İran'ın nükleer stratejisini artık etkilemeye başlamış bulunuyor.
[email protected]
Kaynak: Zaman