Obama Yönetimi, Washington'daki Suudi Arabistan elçisini öldürmek şeklindeki tuhaf, görünürde İran komplosunu açığa çıkarmanın, Tahran'ı tecrit etme davasında kararsız kalan hükümetleri bir araya toplayacağını ummuş olabilir; fakat bunun gerçekleştiğine dair bir işaret yok. Tabii, Fransa ve İngiltere Obama'nın daha fazla yaptırım çağrısını desteklemek için koşturdu, fakat onlar İran ile yüzleşme koalisyonunun zaten bir parçası. Tıpkı BM Güvenlik Konseyi'ne meselenin peşine düşmesi için baskı yapan Suudiler gibi.Fakat İran'ın Washington'daki Suudilere bir terör saldırısı düzenlemesi için bir gerekçe bulmak zor. Ve İran'ın son derece profesyonel istihbarat kanadının, konfor bölgelerinin gülünç derecede uzağında, yılda çok milyara mal olan projelerinin geleceğini sadece 1.5 milyon dolar için tehlikeye atacak eylemi üstlenecek bir Meksikalı uyuşturucu karteli tutması için Teksas'taki başarısız ikinci el araba satıcısını kullandığı iddiası, Washington'da bile o kadar şüphe uyandırdı ki Rusya, Çin ve Türkiye'nin komplodan İran rejiminin sorumlu olduğu üstünde anlaşmaları olanaksız görünüyor. Bu ülkeler ve diğerleri, ABD'li diplomatların komplo hakkında bilgi vermesinden sonra, daha çok bilgiye ihtiyaçları olduğunu söylediler; fakat ABD görünürde istihbarat kaynaklarını tehlikeye atmamak için bu bilgiyi vermeyebilir.

***

Başkan Obama savaş yanlısı bir tavır takınarak "en sert yaptırımları" talep eder ve askeri saldırı seçeneğini "masada" tutarken, suikast komplosu oyunu değiştireceğe benzemiyor. Bunun yerine, Washington Tahran'a daha fazla baskı yapmak için İran'ın niyetleri konusunda şüphelerini dile getirerek, tekrar direkt olarak beş yıllık nükleer çıkmaza odaklanacak gibi.

Söylentilere göre Yönetim, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'na, İran'ın nükleer başlıklı bir füzenin unsurlarını oluşturabilecek tasarımsal, teorik ve deneysel çalışmalar yaptığını gösterecek gizli bilgileri yayınlaması için baskı yapıyor. UAEA İran'ın nükleer aktivitesinin amacı ve bazı yönlerinin şeffaflıktan yoksun olduğu konusunda şüphe uyandırırken, bir yandan hiçbir nükleer materyalin askeri amaçlar için değiştirilmediği konusunda garanti vermeye devam ediyor. İran, BM Güvenlik Konseyi tarafından verilen askıya alma emrini hiçe sayarak uranyum zenginleştirmeye devam etmesine rağmen. Washington şimdi UAEA'nın kendini açıkça, İran'ı sivil nükleer aktivitelerini gizli bir silah programına kılıf olarak kullandığı yönünde suçlayan ülkelerden taraf olmasını istiyor. İran'ın niyeti aleyhinde daha ezici bir hükme ulaşması için UAEA'ya, söylenene göre Batı ajanslarından toplanmış istihbaratı aktarması için baskı yapmak yine de riskli bir strateji, çünkü uluslararası toplum eski Devlet Bakanı Colin Powell'ın 2003 işgaline zemin hazırlamak için Güvenlik Konseyi'ne sunduğu düzmece istihbaratı hala hatırlıyor.

***

Washington'un kendi istihbarat servisleri bile İran'ın gerçekten nükleer silah yapmak için karar aldığını düşünmüyor, fakat nükleer enerji programını, eğer böyle bir karar alırsa bu tip silahları görece daha hızlı bir biçimde bir araya getirmek için kullanıyor. Bunu küresel güvenliğe acil bir tehdit gibi sunmak ve buna inandırmak daha da zor. Ve bu çaba bile, teknik zorluklar ve stuxnet bilgisayar kurdu ve İranlı bilim adamlarının öldürülmesi gibi gizli kapaklı eylemler aracılığıyla geri bırakıldı.

Yine de ABD, Amerikalılar en son oy kullandığından bu yana İran'ın uranyum zenginleştirmesine son verme hedefine daha yaklaşmamışken, seçim yılına giriyor. Başkan Obama'nın rakiplerinin, bir İran "tehdidi" konusunda heyecan yaratmasını ve onu, bunu durdurma konusundaki başarısızlığı sebebiyle kıyasıya eleştirmesini bekleyebilirsiniz. Tıpkı İsrail için aleni sevgi gösterileri yapılması gibi, İran hakkında sert konuşmak da ABD seçim politikaları için gerekli. Obama'nın geçtiğimiz haftalarda sertleşen retoriğinin de sebebi bu.

Fakat İran da, 2013 başındaki başkanlık seçimlerinden önce Mart'ta bir meclis oylamasının yapılacağı seçim yılına giriyor ve ondan önce nükleer meselesinde ödün vermeyecek gibi; vereceği varsa da. İki tarafın da söylemlerinin sertleşmesi yakın zamanda olası. Başkan Obama İran konusunda daha yüzleşmeci bir tavrı kendine mal ederek rakiplerine üstünlük sağlarken, İran'da muhafazakarlar huysuz bir rejimi dış bir tehdide karşı birleştirmeye çalışıyorlar.

İki taraf da tabii ki savaş istemiyor, çünkü bunun İran üzerinde potansiyel olarak yıkıcı etkileri olurdu ve dünya ekonomisi ve Ortadoğu'nun hassas istikrarı için de potansiyel olarak yıkıcı sonuçlara yol açardı. Ve şimdiye dek iki taraf da diğerinin bu yüzleşmeden kaçındığını varsaydı. Fakat İran ve ABD birbirlerinin niyetlerini anlama konusunda çok kötü bir geçmişe sahipler ve iki tarafın da, tırmandırma tutumları sebebiyle kendilerini yanlışlıkla bir yüzleşme içinde bulmaları olanaksız olmaktan çok uzak.

Kaynak: Star Gazetesi