Irak'taki Amerikan stratejisini idare edenlerin, Şii koalisyonun aylardır tartışılan güvenlik
anlaşmasının birçok maddesini reddedeceğini beklemediği kesin. Koalisyonun reddinde İran'ın esaslı rol oynadığı şüphesiz; reddi sürpriz saymak siyasi ahmaklık olur. Zira Tahran bazı Iraklı siyasileri Amerikalıların kucağına atlamaları amacıyla desteklemiş olabilir mi? Daha önemlisi, bu siyasiler İran'a sırt çevirebilir miydi? İran Iraklı siyasi örgütlenmelere sızmış durumda; ikisi de İran kökenli olan Şii lider Ali Sistani ve Sadr akımının dini mercii Kazım El Hairi gibi masayı herkesin üzerine devirebilecek birçok önde gelen lideri yönlendirme gücü var.
Tüm bunlar Maliki liderliğindeki hükümet yetkililerin, halk desteklerini ve kazanımlarını güçlendirecek bir anlaşmayı elde edebilecek durumdayken egemenlik ihlalini derinleştiren anlaşmayı imzalama eğiliminde olmadığı anlamına geliyor. Bu yetkililerden bazıları, ABD'den kendilerini Saddam'dan kurtarmasını beklediklerini açıkça ifade etmişti. Geçmişte ABD'den korkuyorlardı. Bugünse Gürcü-Rus savaşı sonrasında, Afganistan'daki başarısızlığının gölgesinde, mali krizin etkisinde, Bush'un görevinin sona ermesinin yaklaşmasıyla İran'la savaş ihtimalinin zayıflaması karşısında ve Irak'tan çekilmeyi savunan Barack Obama'nın seçimi kazanmasının kesinliği içinde, ABD'nin istediğini dayatmaktan aciz olduğunu hissediyorlar.
Anlaşmazlık yaratan maddeler hafife alınamaz. ABD askerlerinin askeri faaliyetleri sırasında sorgulamadan muaf olması egemenliğin yıkılması anlamına gelir. Sonuçta karşımızda, işgali meşrulaştıracak veya mandacılık benzeri bir yapıyı derinleştirecek bir proje duruyor.
Şu ana dek Washington'ın Şii koalisyonun anlaşmayı reddetmesinin ağır bedelini nasıl hayata geçireceği bilinmiyor. Fakat iyi manevra yapan liderler söz konusu; hareketlerini ölçecek, bazı düzenlemelere dair tutumlarını sürdürecekler. Fakat bu durum ABD'nin, Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani ve Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani dışında bizzat kendisinin ortaya çıkardığı siyasilere isteğini dayatamadığı gerçeğini değiştirmez.
Irak işgalciler çıkmadan, bütünlüğü, Arap ve Müslüman kimliği teyit edilmeden ve mezhepçi rejimden kurtulmadan istikrar görmez.

Kaynak: Radikal