Bağdat bu yılki Dünya Kadınlar Günü için farklı bir kutlama hazırlamakla meşgul. Kutlamaların çarpıcı unsurları arasında dört Iraklı kadının infazı da bulunacak. Bu infazlardan önce de rejim, Zeynep el Şummari isimli genç kadına tecavüz etmekle suçlanan Irak yetkililerinden dördünü onurlandırmayı kararlaştırdı. Başbakanlık bunun için bir Amerikan tıp raporu da uydurdu. Iraklı kadınların kazanımlarını andığı renkli geçitler çok eskilerde kaldı: Şu an sadece ölüm geçitleri var; 'özgürlüğüne kavuşturulan' ve 'konumu güçlendirilen' Iraklı kadınlar çarşafa bürünmüş halde karakol, hapishane ve tıklım tıkış morglarda kuyruğa girip, kaybolan, kaçırılan ve katledilen sevdiklerini arayacak. İşgalden hemen önce Irak'taki son durum hakkında vekillerini bilgilendiren Başbakan Blair mesihsi bir kararlıkla parıldayan gözlerle şöyle demişti: "Savaşta masumların da öldüğünü biliyorum. Fakat sürgündeki 4 milyon Iraklıyı, her yıl hiç yoktan ölen binlerce çocuğu unutmayalım... Saddam yüzünden işkence gören ve öldürülen on binleri de... Her gün Irak'ta Saddam'ın kurbanı masumlar ölüyor. Onların acılarına kayıtsız kalınmamalı." Gerçekten de Iraklıların çektiği eziyete, özellikle de kadınlarınkine kulak verelim; buna, idam cezası hakkında konuşarak başlayalım. Bir yandan da hayat veren ve 'bakıp-besleyen' oldukları gerekçesiyle 1965'ten beri Irak yasalarının kadınların infazını yasakladığını unutmayalım. Her an infaz tehlikesi altında bulunan dört idam mahkûmu kadın, Samar Sa'ad Abdullah, Vassan Talib, Zeynep Fadhil ve Lika Kamar. Cinayet, adam kaçırma ve Bağdat'taki bazı güvenlik güçlerini katletmek suçlamalarıyla yargılandılar. Hepsi suçlamaları reddetti. İkisinin yanında çocukları da var. Geçici hükümet idam cezasını Ağustos 2004'te tekrar yürürlüğe koydu. Bu tür kararlar alan, keyfi tutuklamalar yapan, zanlıları suçlama getirmeden veya avukatla görüştürmeden alıkoyan yeni Irak rejimi, üyelerinin eski rejimi düzgün bir adli prosedürün yokluğunda insanları idama mahkûm ettiği için yerden yere vurduğu zamanları unutmuş görünüyor. Uluslararası Af Örgütü'ne göre şimdiki durum şöyle: "İşkenceye ve adli sürecin işlememesina dair raporlar geliyor. Çokuluslu gücün hapishanelerinde işkenceye karşı tedbir yok ve binlerce insan suçlama getirilmeden ve mahkemeye çıkarılmadan alıkonuluyor. Irak'taki BM Yardım Misyonu'nun (UNAMI) bildirdiğine göreyse, "Kolluk kuvvetleri yeterli koruma sağlamıyor, milisler güvenlik güçleriyle hareket ediyor. Operasyonlar daha fazla insanın tutuklanmasıyla sonuçlanıyor." Iraklı kadınların eziyetine de kulak verelim. ABD askerlerinin 2007'de başlatılan 'Kanun ve Düzen Operasyonu' sürerken, iki cesur Iraklı kadın televizyonda Irak birliklerinin kendilerine tecavüz etmesi hakkında konuştu. Birincisi 20 yaşındaki Sabrin el Canabi (Zeynep el Şummari'ye verilen rumuz), ikincisiyse Telafer'den 11 çocuk annesi Vajda. Sabrin/Zeynep vakası hükümetin maskaralığını temsil ediyor. Kadının açıklaması el Cezire'de yayımlanınca tüm medya kuruluşları tecavüzü aceleyle Irak'taki kan gölüne yapıştırılan Britanya-Amerikan etiketine uygun biçimde, mezhep çatışması temelinde betimledi. BBC haberi şöyle verdi: "Evli Sünni kadın Bağdat'taki evinden götürüldüğü karakolda asilere yardımla suçlandıktan sonra üç polisin tecavüzüne uğradığını söyledi." Haberin hiçbir yerinde Başbakan Maliki'nin bu kadını yalancı ve suçlu diye nitelediği, saldırıya uğramadığını iddia ettiği; tecavüzü 'korkunç' diye tanımlayan ve uluslararası soruşturma çağrısı yapan bir yetkiliyi kovduğu; Zeynep'in suçladığı görevlilerin ödüllendirilmesini emrettiği yer almadı. 2003'ten bu yana 1053 kayıtlı tecavüz İçişleri Bakan Yardımcısı Hüseyin Ali Kemal ise Amerikan askerlerinin 14 yaşındaki Abir Canabi'ye toplu tecavüzde bulunduktan sonra cesedini yaktığını unutarak Zeynep'in iddialarının olası olmadığını, çünkü 'Irak güçleri ABD'yle operasyon yaptığından böyle bir olayın yaşanamayacağını' söyledi. Kanun ve Düzen Operasyonu'nda evine baskın düzenlenen Vajda da Irak polisinin tecavüzüne uğrayan ikinci kurban. Tuğgeneral Necim Abdullah'a göre, bir teğmen ve üç er başta suçlamayı reddetti ama sonra Türkmen kurbanla yüz yüze gelince suçlarını itiraf etti.Abir, Zeynep ve Vajda tecavüzleri Iraklı insan hakları kuruluşları ve UNAMI'nin kayıt altına aldığı pek çok vakadan sadece ikisi. Iraklı bir vekil de Şarkiya televizyonuna verdiği mülakatta, 2003'ten beri işgal kuvvetleri, milis ve polis güçlerinin gerçekleştirdiği 1053 kayıtlı tecavüz vakası yaşandığını belirtti. Ülkede kadınların temel hakları hızla yok oluyor. 2006'da toplam 34 bin 452 sivil feci biçimde öldürüldü. (6 Mart 2007)