İyad Allavi’nin bir siyasetçi olarak öne çıkan özellikleri irade ve özgüven. ‘Başkalarının ürünü’ olan siyasetçiler, küstahlık hastalığına yakalanmıştır ve ilk yenilgide özgüvenlerini kaybederler. Allavi de küstah olsaydı, hile yapılmamasını istediği ve iktidarını kötüye kullanmadığı 2005 seçimlerinin ardından, iktidarı demokratik ve barışçıl biçimde İbrahim El Caferi’ye teslim etmezdi.
Arap bir siyasetçi 2004 sonlarında, Irak’ın seçim için acele etmemesini, seçimin siyasi şartların ve güvenliğin olgunlaşması için ertelenmesini tavsiye ediyordu. Allavi’yse bu öneriyi, kendisi kaybetse bile seçimlerin yapılması gerektiğini savunarak reddetmişti. Zira kendi ifadesiyle önemli olan ‘demokrasinin yerleşmesiydi’ ve demokrasi, ‘Irak’ın şiddetten barış, güven ve yeniden inşaya geçişinin tek yoluydu’. Birçokları Allavi’nin siyasi kariyerinin bittiğini zannetti; bazılarıysa başka ülkelerin liderleriyle yaptığı görüşmeleri siyasette kalma girişimi olarak yorumladı. Oysa bu çevreler şimdi, bu adamın zayıflamadığını ve bir an bile yılmadığını anladı.
Son seçimin sonuçları henüz kesinleşmedi. Ancak son verilere göre, Allavi’nin El Irakiye listesi Başbakan Nuri el Maliki liderliğindeki Hukuk Devleti İttifakı’yla başa baş gidiyor. 2005’te yönetimden çıkmasının ardından Allavi esaslı bir güç olarak Irak’taki siyaset vitrinine döndü.
Bu dönüşe katkıda bulunan en belirgin sebepse, siyasal İslam’ın başarısızlığı ve toparlayacı bir ulusal projenin olmaması. Bu durumun en önemli göstergeleri şöyle: Öncelikle, Iraklılar laik seçeneğe sarılıyor. Maliki’nin Hukuk Devleti’ne oy verenler bile laik devleti tercih ediyor. Zira başbakanın Şii koalisyondan çıkmasının sebebi, mezhepçiliğin ülkeyi çıkmaza götürdüğünü anlamasıydı. İkincisi, iktidarı 2005’te teslim alan Şiiler elektrik, su ve iş imkânı yaratmak gibi temel hizmetleri sunamadı.
Üçüncüsü, Allavi’nin yükselmesi, Şii ve Sünni Iraklıların ülkedeki İran rolünden rahatsız olduğuna ve Irak’ın Arap kimliğinin önemine dair bilincin dönüşüne dair açık bir gösterge.
Allavi’nin yükselişi, laikliğe ve Arap kimliğe oy vererek mezhepçiliği ve İran’a bağlılığı reddeden Iraklıların hayatında yeni bir dönem oluşturuyor. Fakat seçim yenilgisinin ardından Irak’ı başlangıç noktasına döndürmek için plan yapanlar var. (Ürdün gazetesi Rey, 22 Mart 2010)
Kaynak: Radikal