ABD güçlerinin yarısından fazlasının Irak’tan çekilmesiyle birlikte, İran’ın bu ülkedeki rolünün geleceği konusunda sorular gündemde. Bu mesele, Irak ve İran’daki siyasi durumla ve güvenlikle bağlantılı. İran açısından, ABD’nin çekilmesi bir tehdit kaynağından kurtulma başarısı anlamına geliyor. Zira topraklarının yakınında çok sayıda ABD gücünün bulunması Tahran için bir tehditti. İran Körfez sularındaki deniz güçlerinin varlığından da endişeli, ancak bu duruma son vermek için kullanabileceği baskı araçlarına da sahip değil.
İran bu kadar çok sayıda Amerikan askerinin çekilmesini destekliyor ve bu duruma seviniyor, fakat bu çekilmeyi Irak’taki Amerikan varlığı hikâyesinin sona ermesi olarak da görmüyor. Fakat Tahran nihayetinde, ABD’nin çekilmesinin ardından Irak’taki siyasi ve askeri varlığı konusunda nasıl bir tavır sergileyeceğinden artık daha emin.
ABD ise, Irak işgalinde verdiği can kayıplarının dörtte birinden İran’ın sorumlu olduğunu düşünüyor. Buna göre, eğer Washington’ın Irak’ta 4 bin 400’ü aşkın kayıp verdiğine dair tespitleri doğruysa, 1500’den fazla Amerikan askeri İran’ın Irak’taki silahlı gruplara verdiği destek sebebiyle öldürülmüş demektir.
İran bu tür değerlendirmeleri medya üzerinden yalanlıyor, ancak Amerika’nın çekilmesinden sonraki dönemi nasıl ele alacağını değerlendirirken bu noktayı yine de ihmal etmiyor. Amerikan güçlerinin yarısından fazlasının çekilmesiyle birlikte, İran’ın ABD’ye karşı kullanabileceği kozların sayısı da azalıyor. Ayrıca ilk bakışta İran Amerikan güçlerinin bıraktığı boşluğu doldurabilecekmiş gibi görünse de, bu mantık bir başka gerçeği görmezden geliyor:
Irak, Amerikan güçlerinin çekilmesiyle birlikte zor yutulur bir lokma haline geldi. Zira İran Bağdat’a karışma gücüne sahip olsa da, Irak İran’ın siyasi ve askeri gücünü tüketebilir. Özellikle de ülkedeki İran rolünden hoşnut olmayan bir Iraklı siyaset sınıfının belirme ihtimaliyle birlikte... (Ürdün gazetesi Ghad, 1 Eylül 2010)
Kaynak: Radikal