Seçim öncesi çalışmalar hız kazanınca reklâm pastasından pay almak isteyen medya patronları adeta ellerinde olta, balık avına çıktılar. Kimisi ben şöyle büyüğüm şu kadar paraya reklâm alırım dedi avucunu yaladı, kimisi bana reklâm verirsen haberlerini manşete atarım dedi sadaka parasına medya organlarının en güzide alanlarına parti reklâmlarını koydu.

 

Hatta durumu biraz abartanlar da oldu. Bir sayfaya 2 ayrı partiden tutunda 4 partiye kadar reklâmları yan yana dizdiler. Haber sitelerine girenler haber okumaya değil de siyasi partilerin “sen varsan bende varım” savaşını izlemeye koyuldular.

 

Herkesin bir özelliği var kendine göre… Kimisine göre bütün gazeteciler kendilerini takip ediyor, kimilerine göre ise bütün iş dünyası kendi sitelerinde.

 

Oysa şu günlerde dahi gaza bastıkça basan ve trendini yükseltmeye devam ettikleri halde prensipleri uğruna alacakları reklâmlardan elde edecekleri parayı hiçe sayan siteler de var.

 

“Kendileri alamadı reklâmı, sağa sola taş atıyor” demeden ben size diyeyim. Evet, bizim istediklerimiz bize vermedi, bize vermek isteyenlerden de biz almadık. Ki hâlâda vermek için savaş içindeler. Ki biz yine almayacağız. Ki GOOGLE reklâmlarına girip “bu sitede reklâm ver” diyerek gözü açıklıkla sitemize reklâm bile veriyorlar. Ara ara okurlarımız bunu da görüyordur.

 

www.haberodasi.com yıldızı parlayan, fotoğraf yoğunluğundan çok deminden beri bahsettiğim etiklik kurallarından bir adım öteye sapmayan bir site gibi görünüyor. Bu tezimi doğrular nitelikte olan seçim süreci reklâm stratejileri de takdire şayan cinsten. Ve daha birkaç haber sitesi daha… www.dunyabulteni.net mesela… Mesela www.haberkusagi.com...

 

Önemli olan anlık başarı değil, sürekli başarıdır.

 

Reklâm adabı diye bir kitap var mı bilmiyorum piyasada. Ya da reklâm olsunda çamurdan olsun mudur felsefesi bu işin anlamadım gitti.

 

Hadi yan yana değil de birisini ana sayfaya diğerlerini de alt sayfalara yerleştirirsiniz. Eğer yan yana koyuyorsanız ve partiler buna razılarsa demek ki bu iş seçmene ulaşma derdiyle değil, egoları tatmin etme adına “bizde eksik olmayalım” güdüsüyle yapılmakta.

 

AK Parti"nin web sitelerinde yayınlattığı bir reklâm kampanyası vardı malumunuz. Site açıldığında karanlık sitenin üzerinde bir ampul mause nereye giderse orayı aydınlatıyordu. Ampulün aydınlattığı alanlarda kısa süre sonra diğer partilerin logoları görünüyor. Yani AK Parti diğer partilere havasını basmış oluyor. Haberden ziyade paragözlülüğü ortaya koyan bu reklâmın yayınlanması talebi yönetimimiz tarafından AK Parti"ye “hayır” cevabıyla iletilmiştir.

 

Aslında bedelleri ürün reklâmlarının fiyatlarından fazla olmayan bu reklâmlar ürün reklâmlarının yerlerine alınarak “partiler büyük gördüğü için benim siteme reklâm verdiler” imajı verildi. Oysa Demokrat Parti"den reklâm alamayan bir site sahibi, DP"nin reklâm verdiği diğer tüm siteleri arayarak “size kim verdi, nasıl verdi, kaça verdi, ne zaman verdi” sorularına yanıt aradı. Reklâmı alamayınca da partiye manşet sütunlarından kalayı bastı. Oysa bu site sahibinin de diğerlerinden bir farkı yoktu. Yan yana ya da üst üste koyulan 3 değişik parti reklâmına burada da rastlamak mümkündü.

 

İnternet medyasının patronları da iyiden iyiye malum gazete patronlarına benzemeye başladı. “Haber okurundan bize ne canım, etiklikten bize ne! Biz paramızı biliriz paramızı!” zihniyeti artık internet medyasında da hüküm sürüyor.

 

Biz, bize reklâm vermeyeninde, reklâm vermek isteyip de yayınlatamayanında, GOOGLE yoluyla bizi geceleri üçkâğıda getirenlerinde haberlerini tarafsızca yayınladık.

 

Reklâm, haberin önüne geçtiği anda kalitenin köküne dinamit konmuş demektir. Reklâm tanıtmak için yapılır. Ve bir etiği vardır. Bir ürün sahibi bile kendi reklâmının üzerinde başka bir reklâmın yayınlanmasını istemez, etik bulmaz. Düşünsenize Türkcell imaj reklâmının yanında Avea imaj reklâmının olduğunu… Tüm dünyaya tek bir cevap mı yeter, yoksa yola devam Türkiye mi? Yoksa şimdi CHP zamanı mı? Olmadı, olamaz…

 

Kaynak: www.haberaktuel.com