Pakistan’daki yıkıcı seller 20 milyondan fazla insanı etkiledi, bilinmeyen sayıda insanı evsiz ve geçim kaynaklarından yoksun bıraktı. Yardım kampanyasının ilk 20 gününde 300 bin Britanyalı 33 milyon sterlin bağışladı, Britanya devletiyse Uluslararası Kalkınma Dairesi üzerinden 64 milyon sterlin verdi.
Britanya’nın dünyanın birçok hükümetinden daha hızlı ve cömert olan yardım seferberliği bizi gururlandırmalı. Bir ulus olarak başkalarına yardım etme yeteneğimizin gerçek iyiniyete, cömertliğe ve merhamete dayandığını göstermiş olduk.
Bu ayrıca toplumumuzun başkalarının acılarına (bu acı ister doğal afetlerden, devlet baskısından veya savaştan kaynaklansın) yaklaşımına dair temel bir şeyi de bir kez daha gösterdi. Karakterimizde, başkaları muhtaç durumdayken öylece durup seyretmek ya da demokratik bir toplum dahilinde birey hakları için asırlar boyu verilen mücadelenin sonucunda kendi ülkemizde yararlandığımız zor kazanılmış özgürlükler ve güvencelerden mahrum bırakılanlar karşısında istifimizi bozmamak yok.
Somali, Birmanya, Kuzey Kore...
Dünyada insan haklarının ciddi biçimde ihlal edildiği çok sayıda ülke olması üzücü bir gerçek. Somali, Birmanya, Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve Kuzey Kore, insanların savaş, yoksulluk veya siyasi baskı altında kıvrandığı ülkelerin sadece bazıları. Bu durumu tek başına değiştirecek güce sahip hiçbir ülke yok.
Sonuçta, güçlü kurumlar ve hukukun üstünlüğü özgürlüklerin yegâne kalıcı garantisi; bunları inşa etmenin uzun zaman aldığını ve sürekli olarak beslenmesi gerektiğini biliyoruz.
Fakat bu, dış politikamızın temel değerleri dahilinde insan haklarının merkezi önemini ortadan kaldırmaz. Vicdandan yoksun bir dış politika izleyemeyiz. Dış politika, iç politikanın genelleşmiş halidir. Ülke içinde sahip olduğumuz değerlerin sınırı kıyılarımız değildir. İnsan hakları dış politikayı belirleyen tek husus değil, fakat ondan ayrılamaz bir mesele, zira dış politika başarısızlığı insanları etkiliyor. Ateşkesler bittiğinde veya iklim değişikliğine karşı önlem alınmadığında, bundan sıradan insanlar mustarip oluyor. Hukuksuzluğun olduğu yerde insan hakları ihlalleri kaçınılmaz hale geliyor ve bu durum ortak insanlığımızı ayağa düşürmesinin yanında, Britanya’da güvenliğimizi de etkiliyor.
Son 100 günde insan haklarının teşvik edilmesi görevini sırtlanmak konusunda yeni bir hükümetin enerjisini sergiledik. Önceki hükümetin yıllarca yapmayı başaramadığı şeyi haftalar içinde hayata geçirerek, Britanya’nın tutuklulara kötü muamelede rolü olup olmadığına dair bir soruşturma açtık ve diğer ülkelerin elindeki tutukluların sorgulanmasına dair istihbarat servislerine verilen kılavuzu yayımladık.
Dışişleri Bakanlığı da insan hakları gruplarıyla ve sivil toplum örgütleriyle görüşmek, insan haklarını ilerletmek konusunda enerjik davrandı. Başka meselelerin yanında, Birmanya’da adil seçimler için sesimizi yükselttik, Gazze’ye insani yardım ulaştırılması konusunda baskı yaptık, zoraki evliliklere karşı kampanya yürüttük ve İran hükümeti nezdinde, ölüm cezaları, kadın hakları ve inanç özgürlüğüne konusunda girişimlerde bulunduk.
Dışişleri Bakanlığı’nın dünyadaki insan haklarına dair hazırladığı raporları geliştirmek istiyoruz. Parlamentoya sunulan yıllık rapora ek olarak kamuoyunun bu bilgilere daha rahat ulaşmasını sağlamak istiyoruz. Britanyalı diplomatlar insan hakları meselesini her hafta her kıtada gündeme getiriyor, siyasi mahkumların bırakılması için baskı yapıyor, özgür ve adil seçimler için çağrılarda bulunuyor, diğer ülkeleri uluslararası örgütlerde daha aktif olmaya teşvik ediyor ve dünya çapındaki krizlere dair bizi uyaran bir erken ikaz sistemi gibi hareket ediyor. Bu gerçek zamanlı bilgilerin hepimiz için ulaşılabilir olmasını sağlayacağız.
İlham vermeye çalışacağız
Ulusal kaynaklarımızın büyük bir basınç altında olduğu sır değil. Fakat hükümet olarak hesaplarımızı dünyanın en yoksul ve savunmasızlarının sırtından dengelememeye kararlıyız. Ulusal gelirimizin binde yedisini denizaşırı yardımlarda kullanma sözümüzü tutacağız, ayrıca bunu yasalara da geçireceğiz.
İnsan haklarına dair endişeleri, ister en eski ve sıkı müttefiklerimizde, ister otoriter rejimlerde, isterse yükselen demokrasilerde olsun, her yerde gündeme getirmeye devam edeceğiz. Kaynaklarımızı ve diplomasimizi sürekli ve yorulmaz bir biçimde, Britanya dış politikasının bu temel değerini ileriye taşımak için seferber edeceğiz. Zira Britanya için doğru dış politika, kendimiz için olduğu kadar başkaları için ne başarabileceğimize dair tutkuyu içeren bir politikadır. Bu politika, başkalarına değerlerimizle ilham vermeye çalışacak ve dünyanın dört yanında yoksulluktan veya siyasi baskıdan kurtulmak için mücadele eden insanlara desteğinde azimli olacaktır. (Britanya dışişleri bakanı, 31 Ağustos 2010)
Kaynak: Radikal