Ergenekon soruşturmasında hukuk işliyor; üç eski kuvvet komutanının sorgulanması da serbest bırakılması da bunun bir kanıtı... Fakat önümüzdeki hayati soru şudur: "Evrensel hukuk"un üstünlüğünü savunuyorsak, Anayasa Mahkemesi DTP hakkında nasıl bir karar verebilir?! DTP hakkında hukukun kararı ne olabilir?!
DTP'yi kapatmak veya kapatmamak çözüm mü?
Evvela, eski kuvvet komutanları Aytaç Yalman, Özden Örnek ve İbrahim Fırtına'nın neden serbest bırakılmış olabileceğine bakalım.
Neden serbest bırakıldılar?
Soruşturma gizli olduğu için dosyanın içeriğini bilmiyorum ama hukukun genel hükümlerinden hareketle tahminler yapabiliriz:
* Darbe fikri, hatta "hazırlık" müzakereleri bile suç değildir! Suç olması için "teşebbüs" niteliğinde "eylem" yapılmış olması gerekir; Cumhuriyet'e bomba attırmak, silah depolamak, örgütlenmek, mesela örgüt kanıtı olarak birlikte yemin etmek gibi... Söz konusu komutanların fikir ve sözleri ne olursa olsun, tutuklamayı gerektirecek "eylem"lerinin olmadığı anlaşılıyor. Zaten iddianamede de, bu komutanların "Şener Eruygur'un emekli olmasından sonra herhangi bir çalışma ve eylemleri tespit edilememiştir" deniliyordu.
* 'Özden Örnek Günlükleri'nin gerçek olduğuna ben inanıyorum. Bu, siyasi bakımdan çok önemlidir fakat hukuki bakımdan "delil" sayılması için başka delillerle doğrulanması lazımdır; bu konuda yetersizlik olduğu anlaşılıyor. Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı, "Soruşturma devam ediyor, elimizde başka bilgiler de var" dediğine göre, hukuki sürecin bundan sonraki seyri, "başka bilgiler"in delil olma niteliğine bağlıdır.
Neticeten, komutanların sorgulanması da, serbest bırakılması da normaldir; hukuk devletinin bir başarısıdır.
DTP için hukuk ne diyebilir?
DTP'ye gelince... Bugün kim çıkıp da "DTP, PKK'nın siyasi uzantısı değildir" diyebilir?!
Bırakın Siyasi Partiler Kanunu'nu, Anayasa ve AIHM içtihatları da terörle bağlantılı partilerin kapatılacağını söylüyor.
Hukukun açık hükmü bu...
Fakat, DTP'nin kapatılması ülkenin iç güvenliği açısından ciddi gerilimlere yol açar, bu da kesin... Hatta siyasi bir türbülansa girilmesi bile muhtemeldir!
Öcalan, malum sağlıksız psikolojisi ile durmadan tahrik ederek gerilim ve çatışma çıkarmak, bu yolla Kürt-Türk ayrışmasını derinleştirmek istiyor. "Zehirlendim" iddiası da böyle bir tahrikti.
Son olarak "Apo'nun odası" diye yapılan tahriklerin nelere yol açtığı gözler önünde!
Bütün Türkiye'de toplumsal ortam tehlikeli derecede gergin... Böyle bir konjonktürde, elbette hukuk nazarındaki durumlarını bilen Ahmet Türk, "Kapatılırsak sine-i millete döneriz" diyerek yeni ajitasyonların işaretini veriyor!
Ama hangi hukukçu çıkıp da "DTP'nin PKK ile ilişkisi yok" diyebilir?!
Yoksa çözüm Anayasa Mahkemesi'nin terörle ilişkileri bakımından DTP'nin "odak" haline geldiğini tespit etmesi, ama yaptırım olarak "kapatma" yerine, ilerideki bir "hazine yardımı"nı kesmesi midir?! Fakat bunun DTP üzerinde uyarıcı etkisinin olabileceğini kim söyleyebilir?!
Türkiye'nin bu en zor ve yüz yıllık sorunu gittikçe vahimleşiyor! 'Açılım'ın çözüm olma ihtimali de gittikçe zayıflıyor. Türkler ve Kürtler için ufukta çok zor bir süreç gözüküyor maalesef!
Bu konuya yarın devam edeceğim.
Kaynak: Milliyet