Bugün İstanbul'da GİMDES (Gıda ve İhtiyaç Maddelerini Denetleme ve Sertifikalama Araştırmaları Derneği)'nin öncülüğünde ve İslâm Dünyası STK'ları Birliği (İDSB) ve Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı (TGTV)'nin desteğiyle önemli bir uluslararası konferans icra ediliyor: 
 
 Helâl Gıda Konferansı. GİMDES Başkanı Dr. Hüseyin Kami Büyüközer, Gıda Raporu isimli eseri ve senelerdir sürdürdüğü çalışmalarını diğer gönüllü teşekküllerin de desteğini alarak önemli bir noktaya doğru taşıyor.
"Bize sunulan yiyecek ve içecekler helâl mi? Bize sunulan yiyecek ve içecekler sağlığa uygun mu?" sorularına şu cevabı veriyor Büyüközer:
"İkinci soruya yanıt bulmakta zorluk çekilmiyor Zira bu konuda Müslümanı, gayrimüslimi çalışmalar yapmakta. İnternette bile konuyla ilgili pek çok sayfaya ulaşmak mümkün olmakta. Bu araştırmalarda genellikle, her türlü alerjik astım, kanser, bağışıklık sistemi ve çocukların beyinsel gelişmelerine menfi etkiler yapabilecek katkı maddeleri üzerinde durulmaktadır. Maalesef Müslümanların bu sahada dahi ciddi çalışmasına rastlayamıyoruz. Birinci soruya gelince. Katkı maddelerinin ve endüstriyel gıda maddelerinin helâl mi, haram mı? olduğuna kesin ve tam cevap verebilmek için ciddi çalışmaların ve araştırmaların yapılması gerekir. Bunun için İslâm âlimi sıfatını taşıyan hoca efendiler, doktorlar, gıda mühendisleri, kimyagerlik mesleğinde olan Müslümanlarla işbirliği yaparak, gerekli içtihatları ortaya koymak zorundadırlar."

Mevzunun manevî cihetini ayrı bir yazıda ele almak üzere konferansın basın bildirisinden iktibasla gıda ve sair maddelerdeki katkı maddeleri ile alakalı şu çarpıcı örnekleri nakletmek mümkün: Mesela, E441 rumuzu ile bizim gıda maddelerinin üretiminde de kullanılan jelatin (kollagen, gelatin) isimli katkı maddesi hayvan kökenlidir. Türkiye'de ilaç fabrikalarında üretilen ilaçların bazılarında kullanılan kapsüller jelatinden yapılır ve dış ülkelerden ithal edilir. Avrupa ülkelerinde, kendi gıda tüzüklerinde herhangi bir sınırlama olmadığı için mezbahanelerden karışık olarak aldıkları domuz, sığır, koyun deri parçaları ve kemikleri fabrikalarında işleyerek jelatin elde edilir. Daha sonra bu jelatin kapsül haline getirilir. Ya da tabletlerin üzerine filim tabaka olarak sürülür. Bir Müslüman bu konuda ne yapacaktır?

Aynı jelatin, jelibon, marşmellov, haribo gibi şekerlemelerde, meyve sularında, pastalarda, dondurmalarda, eritme peynirlerinde, yoğurtlarda, margarinlerde ve çeşitli kozmetik ürünlerinde de kullanılmaktadır.

Yine piyasada ve hastanelerde yaygın olarak verilen öksürük şuruplarında açıkça 60 mgr. alkol bulunduğu yazılıdır. Müslüman bu şurubu kullanacak mı? Alkolsüz öksürük şurubu isteme hakkı yok mudur? Üretici fırmalar ve başta devlet olmak üzere bu halkın inançlarına saygı göstererek alkolsüz öksürük şurubu yapmanın yolunu bulmak zorunda değil midir?

Yine, margarinlerden, şekerleme, bisküvi, çikolata ve unlu gıda maddelerine varıncaya kadar katkı maddesi olarak kullanılan E471, E472a-f rumuzlu Mono ve Digliseritler, hayvani yağ asitlerinden de, bitkisel yağ asitlerinden de elde edilebilmekte. Ancak ithalatta bu ayrıntı incelenmemekte, gıda maddelerinin etiket ve ambalajlarında da ayrıntı verilmemektedir.
Diğer bir misal E921 Cystein/Cystin rumuzlu katkı maddesi insan veya domuz kılından üretilmektedir. Tıpta ilaç, unlu gıda ve ekmekte katkı maddesi olarak kullanılmaktadır.

Misalleri çoğaltmak mümkün, bugün tıpta ve gıda endüstrisinde bildiğimiz bitten yengeç ayaklarına, kandan, insan saçından domuzun her eczasına, pankreastan kursağına varıncaya kadar akla hayale gelmedik katkı maddeleri üretilmektedir. Bizim de kursağımıza her gün bunların kullanıldığı gıda maddeleri haberimiz olmadan girmektedir.

Bilgisizlik, ilgisizlik ve sorumsuzluk neticesinde üzücü bir tablo karşımızda durmaktadır.

Bütün dünyada toplam bir avuç olmasına rağmen, bilinçli, ilgili ve sorumluluk içerisindeki Musevi toplumu için gerek Avrupa'da gerek Amerika'da "Kosher Food" damgası altında Yahudilerin dini inançlarına uygun gıda maddeleri üretilmektedir. Müslümanlar olarak, bizim de en az Museviler kadar inançlarımıza ve sağlığımıza uygun yaşama, yeme, içme ve tedavi olma hakkımız vardır. Bu haklar, bütün dünyada en temel tüketici hakları olarak kabul edilmektedir.

Helâl gıda sektörünün pazar payının genişliği ve cazibesi bir yana, mevzunun manevî yönü, üzerinde durmamız gereken en mühim mesele olmalıdır. Bu itibarla GİMDES'in bu faaliyeti takdire şayan. Özellikle yıllardır helâl rızık konusunda sebat etmiş nûrânî ve samîmî kişi ve müesseselerin bu faaliyete destek vermesi hakîkaten ümit verici. Allah, emeklerini zâyî etmesin.

Dünyevî ve uhrevî istikbalin teminatı maddî ve manevî tasfiye ve tasaffîden geçer. Helâl rızık ise bu arınma fiilinin olmazsa olmaz şartıdır.