ABD ve uluslararası toplum, Türkiye'nin egemen Irak devletinin topraklarına düzenlediği saldırıya göz yummak yerine kınamalıydı
Hukukun üstünlüğü bu hafta bir darbe daha aldı. Kuşkulu sorgulama taktiklerinden veya izinsiz telefon dinlemelerden dolayı değil; bir BM ve önemli bir NATO üyesi olan egemen bir ülke, bir başka egemen ve BM üyesi ülkenin topraklarını bombaladığı için. Ve, şişirilmiş tehditlerin standartlarımızı çarpıttığı ve askeri çözümü cesaretlendirdiği abartılmış bir terörle savaşın ortasında olduğumuz için, ABD karşı çıkmadı; saldırıya yardım etti.
Pazar günü, çeşitli haber kaynaklarına göre, Türk askeri uçakları, terörist PKK'nın Kuzey Irak'taki kamplarına saldırdı. Pentagon hava saldırılarına onay verdiğini reddetse de, Pentagon kaynakları ABD'nin gerçek zamanlı istihbarat paylaşımını artırdığını ve aslında Türkleri hedeflerine yönlendirdiğini belirtiyor.
Bu Türklerin Irak topraklarına ilk saldırısı değildi. Türk ordusu haftalardır sınır ötesindeki PKK kamplarını uzun menzilli silahlarla topa tutuyor ve bazı tanıklıklara göre önceden de hava saldırıları gerçekleştirildi. Fakat hafta sonundaki hamle, Türklerin bu son taaruzundaki en büyük birleşik hava ve top saldırısını ve 2003'ten beri düzenlenen en büyük Türk saldırısını temsil ediyor. Türk basını 50 kadar uçağın kullanıldığını söylüyor.
Muhtemelen tesadüfi olmayan bir biçimde, ABD Dışişleri Bakanı Condoleeza Rice Kuzey Irak'a süpriz bir ziyaret yaptı. Rice görünürde petrol zengini Kerkük'ün yeniden inşasını takdir etmek ve Kürt hâkimiyetindeki geçici hükümette Arap siyasetçilere koltuk verilmesine yönelik yakın zamanda yapılan anlaşmayı desteklemek için oradaydı. Fakat Rice'ın varlığı, Kerkük'ün tam kontrolünü kazanmak ve bağımsızlıklarını derinleştirmek isteyen Kürtlere karşı Arapların duruşunu da güçlendirdi. Söylenene göre Rice Kürt liderliğiyle ayrı bir görüşme yapmadı.
Bu liderlerden biri, Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin Başkanı (fakat Bağdat hükümetinin bir üyesi olmayan) Mesud Barzani, Türk saldırısını kınamakta sesini en çok yükselten kişi oldu. Barzani'nin, PKK'ya güvenli sığınaklar sağladığından (veya en azından PKK varlığına izin verdiğinden) ve örgüte doğrudan askeri yardım yaptığından şüpheleniliyor.
Sorun teröre indirgeniyor
Buradaki tarihi iniş çıkışlar, Irak Kürdistanı içindeki ve sınır ötesindeki Kürt ilişkilerinin birbirine geçmesi, Kürtlerin Irak, Türkiye ve kendi içlerindeki gündeminin değişmesi, belirsizlik üzerine kurulu bir televizyon dizisinin konusu olabilirdi. Bunları burada açıklıyormuş gibi yapmayacağım.
Tabii ki Bush yönetimi de numara yapmıyor. Türkiye ve ABD sorunu PKK terörüne indirgiyor; bu da tabii ki, Bağdat'ın resmi protestosu karşısında bile, askeri bir yanıtı ve önleyici vuruşu meşrulaştırıyor.
Türklerin PKK konusunda, ABD'yle uluslararası toplumun da Iraklı Kürtlere terörizmi durdurmaları için baskı yapmak konusunda ne yapması gerektiğinin 'reçete'sini vermek zor. Fakat ABD'yle o harika ve medeni ittifak (NATO) dahil uluslararası toplum, bir başkasının sınırına düzenlenen askeri saldırılara göz yummamalı. Bu kadar. (Cumhuriyetçilerin 2008'deki başkan aday adayı) John McCain'in prensibini hatırlamak uygun düşer: Biz aynısını yapmadan, başkalarının hukuka saygı göstermesini bekleyemeyiz.
Kaynak: Radikal