Genelkurmay'ın önceki gün yayımladığı bildiride "Bu saldırılar TSK'nın terörle mücadele azmine, hainlerden daha fazla zarar vermektedir." cümlesi yer alıyor.
"Saldırı" kelimesi ile CHP ve MHP liderlerinin askerî harekâtın özellikle sona eriş şekline yönelttikleri eleştiriler kastediliyor. Kısaca Bahçeli ve Baykal hedef alınıyor. Bu sert sözlere CHP dün, aynı sertlikte bir cevap verdi ve Genelkurmay Başkanı'na "konuşma" dedi. "TSK'yı tartışmaların dışında tutmak sadece siyasîlerin görevi değildir." sözünün anlamı açık. "Hakaret haksızlığın karinesidir" sözünde, Genelkurmay'ın savunduğu şeylerin doğru olmadığı ısrarı da var.
Genelkurmay Başkanı ile muhalefet liderleri arasında kıran kırana süren polemiğin bir arka planı var. "Sınır ötesi operasyon" ve bunun vazgeçilmez unsuru kabul edilen "kara harekâtı", Türkiye'nin gündemine geçen sene 12 Nisan'da, Genelkurmay Başkanı'nın yaptığı bir konuşma ile girdi. Yaklaşık bir yıl, bu harekât ekseninde sert tartışmalar ve kutuplaşmalar yaşandı. Bu arada terör can almaya devam etti. "Kara harekâtı" terörün karamsarlık yaratan eylemleri karşısında bir "sihirli çözüm" mertebesine yükseldi. Mutasavver bu harekâta derin anlamlar yüklendi. "Sınır ötesi operasyon" ekseninde yürüyen siyasî tartışmalar kamuoyunun psikolojisinde büyük beklentilere yol açtı.
Kamuoyunun beklentileri ile operasyonun çapı ve süresi arasında büyük bir uçurum ortaya çıktı. Gerçekçi bakılırsa, yanlışlık kamuoyunun beklentilerinde. ABD'nin "anlık istihbarat" desteğini ve operasyon için onayını almak başta olmak üzere, bölge güçlerinin hizaya çekilmesi en az harekâtın askerî cephesi kadar önemli. Harekât, diplomatik planlaması, bölge güçleri ile kurulan dengeler ve askerî performans açısından konulan hedeflere ulaştı. En önemlisi "caydırıcılık" sağlandı; ama bu işe büyük emek harcayan muhalefeti "kesmedi". Hatırlayalım, 22 Temmuz seçimlerinin en önemli malzemelerinden biri bu gündem idi. Aylardır hükümeti, "harekâta engel olduğu için" topa tutan muhalefet, herhalde çok ileri sonuçlar bekliyordu. Genelkurmay ile muhalefet partileri arasındaki polemiğin sebebi işte bu beklentilerle askerî gerçekler arasındaki büyük uçurum.
İlk defa cumhuriyetin temel değerleri, laiklik, irtica veya bölücülük değil, doğrudan askerî bir konu sivil siyasetçilerle askerler arasında, hem de sert bir şekilde tartışılıyor. Üstelik polemik sivil siyasetin muhalefet kanadıyla sürüyor.
Bu polemikte yanlış giden bir şeyler var. "İçeride parça kaldı" gibi CHP liderinin vahşet kokan benzetmesine, "görevi sen mi verdin?" gibi, devlet terbiyesi ve nezaketini aşan bir cevap Genelkurmay Başkanı'ndan gelmemeliydi. Daha ötesi, muhalefet partileri "hainlerden daha zararlı" ilan edilmemeliydi. Öncelikle, bu sert polemiği, hükümeti ve AK Parti'yi rahatlatan bir vesile olarak görenlerin yanıldıklarını belirtmeliyim. Başbakan'ın "muhatabınız benim" diye kendisini ortaya atması yerinde ve ciddi bir tavır.
CHP liderinin hayal kırıklığı askerî gerçeklerle örtüşmüyor. Baykal'ın girdiği polemiğin kendisi, arzu ettiği askerî başarıyı gölgeliyor; harekâtın terör karşısında sağladığı psikolojik üstünlüğü yok ediyor. MHP liderinin bazı itirazlarının -Kuzey Irak'taki Özel Kuvvetler'in Barzani tarafından etkisiz hale getirilmesi gibi- çok özel bilgilere dayandığı, bir mesnedinin bulunduğu anlaşılıyor. Ama Genelkurmay'ın bilgilendirmelerinde geçen teknik askerî terimleri "PKK'ya imaj ve prestij kazandırmak" şeklinde yorumlamak, bugüne kadar PKK'nın bile aklına gelmeyen bir gerçeküstü yoruma dayanıyor. Genelkurmay Başkanı'nın "öküzün boynuzlarına hasmı oturtmak" benzetmesi, operasyonun taktik ve stratejik icaplarını basitleştirerek açıklıyor. Yine de bu sözlerin sakin ve soğukkanlı ilave açıklamalarla sürmesi, muhalefetin hainlerle mukayesesine girilmemesi lâzım.
Madalyonun bir yüzünde diplomatik ve siyasî hazırlığı mükemmel, askerî cephesi zamanlama ve etki açısından son derece başarılı bir askerî harekât duruyor. Diğer yüzünde ise devlet ciddiyeti ve demokratik siyasî olgunlukla bağdaşmayan ve yanılsamalar üzerine inşa edilmiş bir polemik sürüyor.
Kaynak: Zaman