Bir hedefe varmak için doğru stratejiler uygulamak yetmez. Kullanılan araçlar da yeterli ve etkili olmalıdır. Ülke yönetiminde kararlar siyasetçiler tarafından alınır ama onları kurumlar uygular. Başarı ve başarısızlık siyasetçiye mal edilir. Alınan kararlar doğru ama ulaşılan sonuç başarısızsa kurumları sorgulamak gerekir. Günümüzde kurumlarda ciddi bir yıpranma gözlenmektedir. Mesela ordu darbecilik ithamı altındadır ve itham bireyleri aşıp kurumsal hale getirilmiştir. Mesela siz geçmişte de çok darbe yaptınız derseniz bu ithamın kurumsal hale getirilmesi demektir.Son zamanlarda yargı kararları da tartışılmaktadır. Davalarda ithamlar geçerli oluyor ama savunmalar o kadar etkili olmuyor. Oysa itham ve savunma aynı ağırlıktadır ve bazen savunmanın kazanması gerekir. Özellikle darbe yargılamalarında savunmaların etkisiz kaldığı gözlenmektedir.

Emniyetin bir cemaat tarafından yönlendirildiği söylenmektedir. Oysa yargının kullandığı deliller emniyet tarafından sağlanır ve bu kurum en az adalet kadar tarafsız olmalıdır. Bu itham bir iftira olabilir ama böyle bir kanaatin oluşması engellenmelidir.

***

Son zamanlarda demokrasi hem ülkemizde hem bölgemizde kutsal sayılmaktadır. Demokrasi her zaman savunulması gereken bir şeydir ama onu ön plana çıkararak diğer önemli konuların üstünün örtülmesi doğru değildir. Yani hem demokrasi eksiksiz uygulanmalı hem de güçlü bir ordu, etkili bir emniyet, tarafsız ve güvenilir bir adalet mekanizması olmalıdır. Kurumlar arasında önem sıralaması yapmak yanlıştır ve her kurum yeri doldurulamaz önemdedir.

Bir devleti güçlü kılan kurumların en önemlilerinden biri de istihbarat örgütüdür. Bu kurum ülkeye yabancı devletlerin operasyon yapmasını engeller, kendisi başka ülkelerde operasyonlar yapar. Türkiye’de bugüne kadar hiçbir yabancı operasyon engellenmemiştir. İki ihtimal vardır. Ya kimse bizim iç işlerimize karışmamaktadır ya da son derece rahat hareket edilebilmektedir. Ben ikinci ihtimalin geçerli olduğunu düşünüyorum. Biz ülkemize yapılan müdahalelerin ideolojik olduğunu düşünüyoruz. Oysa yabancı servisler en sevdiğiniz ideolojiyi maske olarak kullanıp size müdahale ederler.

Sözlerimize açıklık getirmek için hayali bir örnek sunalım. Türkiye’ye yönelik   operasyon yapan yabancı bir istihbarat servisinin yöneticisi önce örgütün temelini kurardı. Mesela bir petrol şirketi bunun için çok uygundur. Oraya girip çıkanla kimse ilgilenmez ve bu yapı üzerinden her türlü haberleşme yapılır ve para transferi çok kolaydır. Yani örgütün alt yapısı kolay bulunamamalıdır. Bu yapı hiçbir siyasi eylemle ilgilenmez. Sadece haberleşme ve finansman için kullanılır. Buradan şu sonuca varabiliriz: Alt yapı uygulayacağınız operasyondan bağımsızdır ve bunun üzerinden zamana göre proje uygularsınız.

Türkiye’deki sermaye hem darbeleri desteklemiş hem de daha sonra gelmesi planlanan iktidarların önünü açmıştır. Mesela Demirel’in uyguladığı ithal ikameci ekonomi politikası müteşebbislerce hararetle desteklenmeliydi. Çünkü tek üretici ve satıcı konumundaydılar. Ama dışa açık politikayı desteklediler. Amacım kimseyi eleştirmek değil ama maruz kalacağımız operasyonların karmaşıklığına ve bunların ancak çok yetenekli ve bilgili insanlarla engellenebileceğine işaret etmektir.

Kaynak: Star Gazetesi