Dünkü yazıda “Hâlâ 'Asker ne der?' korkusuyla mı hareket ediliyor?” diye sormuştuk.

Bu sorunun cevabı “evet” ise, bir soru daha sormamız lazım:

Askerin siyaset hakkında bir şey dememesi için ne yapılıyor?


* * *
22 Temmuz 2007 seçimlerinde 27 Nisan Muhtırası mahkum edildi.

Tıpkı 1965 seçimlerinde 27 Mayıs darbesinin, 1983 seçimlerinde 12 Eylül darbesinin ve 2002 seçimlerinde 28 Şubat darbesinin mahkum edilmesi gibi.

Eğer “Halkımız gereken dersi verdi” rehavetine kapılır ve yan gelip yatarsak, bu “mahkumiyet” fazla uzun ömürlü olmaz.

Geçmişte, darbelerin rövanşı olarak kazanılmış seçim zaferleriyle kurulan hükümetlerin hiçbiri, askeri müdahale mefhumu ile kategorik olarak hesaplaşmaya ve darbeleri mümkün kılan yapıyı değiştirmeye azmetmediği için, mezkûr seçim zaferlerinin bereketi kaçtı ve yeni darbelerin önü alınamadı.

Şimdi de aynı şey olacak mı?

Bu aymazlığa artık bir son vermeli.


* * *
Emekli Orgeneral Edip Başer, 'cumhurbaşkanı seçiminde sakatlık olursa ordu yeniden müdahale edebilir ve bu defa müdahale elektronik muhtırayla sınırlı kalmaz' gibi laflar etti…

Doğru söyledi!

Askerin siyaset hakkında görüş bildirmesini yasaklayan kanuna işlerlik kazandırılmazsa, bu kanun yeni kanunlarla desteklenmezse, darbe devranı böyle dönmeye devam eder.

Genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanları da dahil olmak üzere generallerin -ordu içi meselelerin haricindeki suçlar için- sivil mahkemelerde yüzde yüz sivil hakimler tarafından yargılanmasına mutlaka imkân tanınmalı.

Siyasete bir tek kelimeyle bile olsa müdahale eden generaller derhal mahkemeye sevkedilmeli.

Ayrıca, “Askeri müdahaleleri, askeri muhtıraları veya ordunun siyasete başka şekillerde karışmasını alenen savunan, olumlayan, öngören veya bunu normal karşıladığını beyan edenler … ila ... yıl ağır hapis cezası ile cezalandırılırlar” gibi bir kanun da mutlaka çıkarılmalı.


* * *
Türkiye'nin güçlü bir orduya ihtiyacı var.

Güçlü bir ordu için de her şeyden önce askerlik mesleğine yüzde yüz konsantre olmuş generallere ihtiyaç var.

Generallerin siyasetle bu kadar içli dışlı olmaları -belki de ordunun bazı iç dinamikleri yüzünden içli dışlı olmak zorunda kalmaları- askerlik mesleği bakımından fevkalade sakıncalıdır.

Ordunun siyasetle ilişiğini radikal bir şekilde kesecek -bunu imkânsız hale getirecek- kanuni düzenlemeler, siyasetle beraber orduyu da rahatlatacak ve güçlendirecektir.

 

Kaynak: Yeni Şafak