Burhanettin Duran dün Sabah Gazetesi'nde jeopolitik güç boşluğu hakkında bir yazı yazdı. Ve boşluğun Türkiye'ye olan etkilerini inceledi. Evet boşluk ve belirsizlik Türkiye'ye ciddi sıkıntılar yarattı. Fakat aynı zamanda fırsatlar da sunuyor. Bence burası tam da durmamız gereken çok haklı bir nokta.
Ve bence bu konuyu derinlemesine ele alarak Türkiye'nin gelecek senaryolarını çok daha sağlam zeminlere oturtabiliriz.
Zira güç boşluğu bu anlamda yapılacak en doğru tespit. Ben de bu tespit üzerine inşa ederek Burhanettin Duran'ın açtığı bu yoldan ilerlemek isterim. Gerçekten ortada çok ciddi bir boşluk var. Obama döneminde doğan bu boşluğu maalesef Rusya ve İran doldurmuştu. O tarihten bu zamana tersine manevrayı yapabilen tek ülke Türkiye. 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında silkinip kalkan Türkiye her şeyi yeniden değerlendirdi ve yalnız bırakılmış olmasını fırsata dönüştüren adımlar attı. Katar, Barzani, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı gibi en kritik meselelerde bu esneklik sayesinde oldukça somut sonuçlar aldı. Diğer taraftan ne Avrupalılar ne de Amerika aynı dönüşümü gerçekleştirebildi. Avrupalı aktörler Suriye veya genel Ortadoğu konusunda inisiyatif alabilme kabiliyetinden çok uzak. Avrupa sahasındaki Rus baskısına bile nasıl cevap vereceklerine dair fikirleri yok. Öte taraftan Trump yönetimi anlamlı bir dış siyaset kurgusu sunamadığından o da savrukluğa devam etti. Böylece Suriye sahasında en aktif olan üç ülke, yani Rusya, İran ve Türkiye, birçok boşluğu doldurdu. Doldurmaya da devam edecek gibi.

Yazının tamamını okumak için TIKLAYINIZ