Globallaşme: Eskilerin "tekarüb-i zaman, tekarüb-i mekân" dedikleri, mekânın ve zamanın yakınlaşması.Ulaşım ve iletişim araçlarının gelişmesiyle uzakların yakın olması; mesafelerin kısalması. Çok zaman ve çaba isteyen işlerin daha kısa sürede ve daha az emekle yapılabilmesi. Türkçede "küreselleşme" de denilen kavram, yerkürenin tek bir mekân haline gelmesini ifade ediyor. Globalleşme, medya, iletişim ve ulaşım araçlarındaki gelişmeler sonucu doğdu. Bu araçlardaki gelişmelere paralel dünya daha bir küçülüyor. Bugün dünyanın herhangi bir yerindeki bir olaydan haberdar olmak, Fizan'daki dostunuzla görüşmek, kısa sürede çok uzak bir coğrafyaya gitmek sıradan hale geldi.

Globalleşme büyük imkânların yanında büyük riskleri, tehlikeleri de bünyesinde taşıyor. İnsanlığa hizmet etmenin yanında, medya ve iletişim imkânları bütün dünyayı manipüle etme, yönlendirme imkânını da sunuyor. Dün provokatörler, toplum mühendisleri küçük alanlarda, küçük toplulukları manipüle edebilirken; bugün bütün dünyayı, topyekün insanlığı manipüle etme imkânına sahipler. Bu durumda özellikle medya ve iletişim imkânlarının kimlerin kontrolünde olduğuna dikkat etmek gerekiyor.

Üsame bin Ladin'in, naylon bir figüran olup, Batı'nın onun üzerinden İslamofobiyi körüklemediğinden, işgal politikalarına malzeme yapmadığından emin değiliz. Çok kârlı bir sektör olduğu bilinen ilaç sanayiine hükmeden Batılı tröstlerin her yıl bir hastalık üretip, (domuz gribi, kuş gribi vb.) insan sağlığı üzerinden büyük kârlar etmediğinden emin değiliz. Global iletişim araçlarına hükmeden Batı medeniyetinin dünyayı beyaz yalanlarla uyutmadığından emin değiliz. Bu soruları çoğaltabilirsiniz...

Bugün medya ve iletişim araçları Google'dan Facebook'a, Twitter'a, internet sistemlerine kadar hep Batı'nın kontrolünde. Batı, bu ağlar üzerinden insanların bilgilerine, mahremlerine ulaşma imkânına sahip. Bunları analiz edip farklı maksatlarla kullanmadığına, kullanmayacağına emin değiliz. Dünya olayları, gelişmeleri bu araçlara hükmedenlerin sunduğu şekilde alıyor. Bütün insanlık aynı merkezlerden üretilen bilgilerle, haberlerle besleniyor; fikir ve kanaat sahibi oluyor. Bu haberleri, bilgileri sorgulayacak insan sayısı yüzde 1'lerle ancak ifade edilebilir. Medya bombardımanına maruz kalan insanlık dünyayı Batı'nın gözüyle görüyor; zihin dünyası ona göre şekilleniyor. Bu durum monolitik bakışı beraberinde getiriyor. Dünya belirli odakların ürettiği kavramlarla düşünüyor, onların kavramlara yükledikleri anlamlara göre olayları, kişileri, hadiseleri okuyor. Batı, medya ve iletişim araçları üzerinden "eli silahlı, kan döken bir Müslüman" imajı oluşturuyor. Bu imitasyon karakteri internet oyunlarına kadar medyanın bütün araçlarına pompalıyor. Sonra oluşturduğu ve dünyayı ikna ettiği "öcü" ile mücadele ediyor. Dünyayı kendi hedefleri doğrultusunda senarize ettiği sahneye çekiyor. "Terörle mücadele" adı altında hareket alanları açıyor. Ürettiği naylon tehditler üzerinden rakiplerini sindiriyor; hizaya getiriyor. Ülkeler işgal ediyor, banka hesaplarına el koyuyor, yeraltı kaynaklarını talan ediyor.

Globalleşme, sunduğu imkânlar yanında büyük riskleri bünyesinde taşıyor. Medya ve iletişim araçlarına sahip olanlar, bütün dünyayı yalan haberlerle, suni problemlerle, sahte kahramanlarla oyalayabilirler. Senaryo haberlerle, görüntülerle dünyayı ayağa kaldırabilir; kalabalıkları sokaklara dökebilir; akıl almaz tahribatlar yaptırabilirler. Siz bu haberlerin yalan-yanlış olduğunu anladığınızda iş işten geçmiş olabilir.

Bugün küresel iletişim araçlarına ve globalleşmenin avantajlarına Batılılar hakim. Sistemler, haber ağları, ajanslar onların elinde. Batı'nın insanlığa çok büyük bedelleri ödettiğine, yaldızlı yalanlar söylediğine sayısız defa şahit olduk. Sadece Irak işgalinde bütün dünyayı aptal yerine koyan yüzlerce büyük yalan ortaya çıktı. Batı'nın, medya ve iletişim araçlarını psikolojik harekât unsuru olarak insanlığın, toplumların aleyhine kullandığını, kurgular üzerinden ülkeler işgal ettiğini, milletlerin zenginliklerine konduklarını defalarca gördük.

Globalleşmenin imkânlarını, araçları elinde tutanların geçmişi karışık ve karanlık; güven vermiyor. Dünyaya servis edilen bilgilere şüphe ile bakmamıza neden oluyor. Batı'nın globalleşmenin, iletişimin, medyanın imkânlarını kendi merkezli kullandığından eminiz. Ama nükleer silahlardan, atom bombasından daha tehlikeli olabilecek bu araçları insanlık aleyhine, toplumsal mühendislik adına kullanmayacağından, kullanmadığından emin değiliz. Batı'nın kirli geçmişi, global medya araçları üzerinden servis ettiği El kaide, İslami terör, Üsame bin Ladin vs. gibi olaylara ihtiyatla yaklaşmamız gerektiğini söylüyor bizlere.

Kaynak: Zaman