Fransız senatosu, Türkiye'nin AB üyeliğinin referanduma sunulmasını sağlayacak anayasa maddesini ezici bir çoğunlukla reddederek, ciddi sorunlar yaşanan Türk-Fransız ilişkilerinde tansiyonu azaltacak önemli bir adım attı.
Önceki gün yapılan oylamada 267 senatör bu maddenin anayasa reform paketinden çıkarılmasını istedi. Sadece 7 senatör maddeyi destekledi. Madde, meclis genel kurulunda da zaten, milletvekillerin çoğunun bulunmadığı bir oturumda sadece 48 oyla kabul edilmişti.
Belli ki senatörler, yüzyıllara dayanan bir ilişkinin, sadece siyasi çıkarlarını düşünen 48 kişi tarafından çöpe atılmasının bir "skandal" olacağını düşünüyorlar. Nitekim Sosyalist Senatör Alima Boumediene-Thiery oylamadan önce aynen bu ifadeyi kullanmış.
"Kabul edilemez" olan bu maddenin sadece bir "skandal" olmadığını, aynı zamanda "rezillik" olduğunu ve "Türkiye'ye dönük bir hakaret" içerdiğini vurgulayan Thiery, "Niçin sadece Türkler referanduma tabi tutulacak. Bunda ırkçı olan bir şeyler yok mu?" diye sormuş.

Sarkozy'nin istediği oluyor
Merkez sağ senatörlerinden Josselin de Rohan da benzeri görüşleri dile getirmiş. Bu maddenin "ayrımcı" olduğunu kaydederek "Kanaatimce, Türkiye ile çok gerilemiş olan ilişkilerimizi düzeltmemiz şart" demiş.
Söz konusu madde aslında Türkiye'den hiç söz etmiyor. Fakat nüfusu AB nüfusunun yüzde beşinden fazla olan aday ülkeler için referandum istemek suretiyle Türkiye'nin kastedildiğini herkes biliyor. 
Madde henüz ortadan kalkmış da değil. Meclisin iki kanadının temmuzdaki ortak oturumunda yapılacak oylamada da reddedilmesi gerekiyor. Ancak senatonun kararıyla bu olasılık bir hayli artmış bulunuyor.
İşin ilginç yanı ise, işlerin aslında Türkiye'nin AB üyeliğine karşı olan Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin istediği noktaya doğru ilerliyor olmasıdır. Zira Sarkozy, Türkiye'nin üyeliğinin nasıl onaylanacağına, zamanı geldiğinde günün cumhurbaşkanının karar vermesini istiyor.

İlişkilerde düzelme umudu
Senatonun kararından sonra, Türkiye ile ilişkiler açısından Fransız AB dönem başkanlığının 1 Temmuz'da nispeten olumlu bir atmosferde başlaması olasılığı da doğmuştur. Bu arada, Türkiye'nin 13 Temmuz'da Paris'te yapılacak Akdeniz zirvesine katılma olasılığı da artmıştır.
Belli ki AB'de yaşananlar aklı başındaki Fransızları, "Birliğin geleceği bile belirsizken, Türkiye ile bağları, üstelik Türk milletine hakaret ederek, koparmanın mantığı nedir?" sorusuna sevk etmiştir.
Sarkozy açısından bakıldığında da, Türkiye konusunda AB'de büyük ölçüde yalnız kalmıştır. Öte yandan, Fransız diplomatları bile, Sarkozy'nin yaklaşımının Paris'in uzun vadeli çıkarlarına ters düştüğünü gizlemiyorlar.
Fransa'nın Türkiye'deki stratejik yatırım projelerinden uzak tutulmasının Paris'e bazı şeyleri anımsatmak açısından yararlı olduğu anlaşılıyor. Sonuçta Fransa son yıllarda Türkiye'de infial yaratan bir ülke haline geldi. Bunun, Türkiye aleyhtarı lobilerin dışında kimseye yarar sağlamadığı aşikâr.
Fransız senatosunun bu sağduyulu kararının ilişkilerin düzelmesi için bir ilk adım olmasını dileriz.

 

Kaynak: Milliyet