Nicolas Sarkozy Amerikan yanlısı görünme konusunda bir hayli zahmete giriyor. George W. Bush ile sıcak bir görüşme yapmak için 2007'de Kennebunkport'a özel bir ziyaret gerçekleştirmişti. İkisi de birbirinin dilini bilmediğine göre tercüman kullanmaları gerekti. Öyleyse belki ben de ne olup bittiğine tercüman olabilirim.

Evet, Sarkozy'nin kullandığı söylem öncülleriyle kıyaslandığında uzun süredir Amerika'nın kulağına en hoş gelecek söylemdir. Evet, şimdi Amerika Birleşik Devletleri'nin canını bir zamanların anti-Amerikan Fransa'sından da çok sıkan, muhafazakar şansölyesiyle eski güvenilir Almanya'dır. Ve evet, Sarkozy (henüz Irak konusunda olmasa da) İran, Afganistan ve İsrail konularında Bush'un belagatini paylaşmaktadır.

Ne var ki, Sarkozy'nin söylemi içinde birkaç çekince aradan süzülüyor. Fransızlar Afganistan'a 800 ilave asker gönderecek, fakat yalnızca doğu bölgesine. Bu, bazı Amerikan askerlerinin, gerçekten tehlikeli bir yer olan, ülkenin güneyine gönderilmesi demek oluyor. Kanadalılar neredeyse yalnız başlarına sorumlu oldukları güneyin güçlendirilmesi için ısrar ettiler ve aksi hâlde tamamıyla buradan ayrılacaklarını söyledi. Almanlar, İngilizler ve Hollandalılar güneye asker göndermeyi reddetti. Bu yüzden ABD savunma bakanı Robert Gates tarafından itham edildiler. Şimdi Fransa, Amerikalıların diğer ülkelerden yerine getirmelerini istedikleri misyonu Amerika'nın yerine getirmesini kibarca istemiş oluyor. Quelle générosité d'esprit! (bu ne büyük cömertlik!)

Ve evet. NATO toplantısında oyunu ABD'nin Polonya ve Çek Cumhuriyeti'ne füze savunma sistemi kurmaya dair taslağını onaylayarak kullandı. Fakat Fransa, Ukrayna ve Gürcistan'ın NATO'ya üyeliklerine dair müracaatlarını Rusya'yı daha da kışkırtacağı gerekçesiyle kabul etmeme konusunda, Almanya ile (Büyük Britanya, Benelüks Devletleri, İspanya ve İtalya ile de) mutabıktı. Fransa böylelikle George W. Bush'un bu sorunu doğrudan Vladimir Putin'le çözme şansını denemesine izin vermiş oldu. Quelle générosité d'esprit!

Fransa şimdi NATO'ya "tam olarak ve bütünüyle" üye olacağını söylemektedir çünkü Birleşik Devletler birleşik bir Avrupa Savunma Gücü'nü, NATO'ya her zaman bir şekilde bağlı olması kaydıyla onaylıyor. Birleşik Devletler'in birleşik bir Avrupa savunma gücünün oluşturulması fikrine karşı son yirmi yıldır dişini tırnağına takarak savaştığı düşünülürse bunun küçük bir şart olmadığı anlaşılır. Başkan Bush'un NATO'nun Bükreş zirvesindeki görüşü sözlü olarak onayladığı doğrudur. Fakat, Le Monde gazetesinin 4 Nisan tarihli başyazısında uyardığı gibi, Bush'un demeci sadece bir demeçti. "1966 kararından vazgeçmeden önce (Fransa'nın NATO'nun askeri kanadından çekilmesi) Bay Sarkozy Amerikalılardan bir demeçten öte, gerçek bir garanti almalıdır." Yine de, Sarkozy Bükreş'teki konuşmasında Avrupa savunma gücünün "arzusu" ve "önceliği" olduğunu söyledi. Bu konunun henüz hallolmadığı ortadadır.

7 Mart 1966'da General De Gaulle NATO askeri kanadından çekildiğinde, büyük bir şeyi başarmış oldu. Tüm Amerikan birlikleri ve NATO karargahları Fransa'yı terk etmek durumunda kaldı. Aslında, bu ani bir karar değildi. Fransa yıllardan beri askeri yapıdan tedricen çıkmaktaydı. Fransa nükleer silahı patlatınca, De Gaulle bunların Fransa'yı tous azimuts (her yönden) korumak için kullanıldığını söyledi ve Birleşik Devletler bunu duymaktan kesinlikle memnun olmadı. Fakat De Gaulle, Fransa'nın NATO'nun bir parçası, ama Amerikanın komutasında askeri olmayan, egemen bir parçası olduğunu ifade etmeye özen gösterdi.

NATO askeri kanadından çıkmak tedrici bir süreç olduğu gibi yeniden girmek de öyledir. Aslında bu süreci başlatan Sarkozy değil, 1995'te Fransa'nın NATO askeri komitesine yeniden katılmasını sağlayan Jacques Chirac idi. Fransa'nın henüz bundan öteye gidemediği de ortadadır. Fransa NATO'nun hiçbir zaman gerçekten dışında olmadığı gibi, şimdi de gerçekten içinde olmayacak.

O zaman, bu politik değişimin bunca yüksek sesle duyurulması neden? Le Monde, başyazısına şu cümleyle başlıyordu: "önemli olan sembollerdir" De Gaulle bağımsız bir Fransız dış politikasını sembolize ediyordu. Sarkozy neyi sembolize etmeye çalışıyor? Bu, Le Monde'un ifade ettiği gibi gerçekten yeniden entegre olmak değildir, keza Fransa tüm etki ve amaçlarıyla çoktan büyük oranda yeniden entegre olmuştur.

Sorunun iki cevabı olabilir. Bir taraftan Sarkozy, Fransız sağında bir kuşağın dönüştürülmesini üstleniyor denebilir. Sağ içinde iktidara yükselişinde, kalan (ve yaşlanan) De Gaulle'cü kadroların karşısındaydı. Sarkozy, De Gaulle'ün Fransız siyasal gerçekliğindeki köklü etkisini silmek ve onu sadece müzelerde heykel olarak görmek istiyor. Tıpkı Paris'teki Les Invalides askeri müzesinde yaptığı gibi. Oynadığı bu oyun, De Gaulle figürünün daha yaklaşık 10 yıl ya da daha uzun süre önemli rol oynayacağı düşünülürse Sarkozy için muhtemelen tehlikelidir.

Diğer bir muhtemel cevap ise De Gaulle mirasını gizliden gizliye yerine getirmeye çalıştığıdır. Birleşik bir Avrupa savunma gücünün oldukça De Gaulle'cü tınladığı kesin. Ne de olsa bu gücün NATO'yu tamamlayacağı ve hiçbir zaman ona karşı olmayacağına dair güvence verilebilir. Fakat bundan anlaşılması gereken, bu güç oluşturulduğu andan itibaren Avrupalıların NATO'yu feshetmek için oy kullanabilecekleri, Avrupa Birliği ve Euro ile kalmayıp ciddi bir silahlı kuvvet oluşturulabileceğidir. Bu silahlı kuvvet pekala Rusya ile ilişki kurabilir.

Öyle ya da böyle, ABD neo-conlarının Fransa'yı kendi çukurlarına çektiklerine sevinmeleri için oldukça erken.

 
Kaynak: Sendika.org