Libya'ya yabancı askerî müdahalenin kapısını BM Güvenlik Konseyi'nin 17 Mart 2011 tarih ve 1973 sayılı kararı açmıştı.

Bu karar bütün BM üyelerini ya kendi başlarına, ya bölgesel teşkilatlar-düzenlemeler yoluyla BM Genel Sekreteri ile işbirliği halinde, sivilleri ve Libya güçlerinin tehdidi altında bulunan sivil nüfusu, Bingazi dahil, koruma amacıyla gereken tedbirleri almaya davet etmişti.

Amerika, Fransa ve İngiltere'nin başı çektiği koalisyon Libya'ya ilk askerî müdahaleyi karardan tam iki gün sonra 17 Mart 2011'de bu maddeye dayanarak gerçekleştirmişlerdi. Bu ilk müdahale Amerikan ve İngiliz savaş gemilerinden atılan 110 Tomahawk cruise (seyir) füzesi ile Fransız ve İngiliz savaş uçaklarının yer hedeflerini bombalamalarıyla başlamıştı. Özellikle Fransız savaş uçakları bu müdahalede Kaddafi güçlerinin temizlik harekâtı yapmaya başlayacakları Bingazi çevresindeki tank-top, zırhlı araç ve bindirilmiş Kaddafi birliklerini etkili tarzda bombalamış, sonuçta bu müdahale sayesinde Bingazi düşmekten son anda kurtulmuştu.

Fransa'nın işte bu hareketi bu ülkeye Libya muhalefeti nezdinde büyük itibar sağlamış, Fransa'nın daha sonra azalmadan devam eden hava saldırıları bu itibarı daha da artırmıştı. Buna ilaveten, Fransa'nın batıdaki muhaliflere paraşütle silah sağlaması ve uzun süredir savaş alanında özel kuvvetler bulundurması bu ülkeye büyük avantajlar kazandırmış bulunuyor. İngiliz, Katar özel kuvvetleriyle birlikte bu kuvvetlerin Trablus'un muhaliflerin eline geçmesinde önemli roller oynadıkları da bugün söyleniyor.

Fransa'nın Devlet Başkanı Sarkozy'nin isteğiyle başlayan askerî müdahalesi 31 Mayıs 2011 tarihinden bu yana NATO komutası altında devam ediyor. Esasen, bugün de devam eden Libya'ya yönelik hava saldırılarında öne çıkan iki ülke var: Fransa ve İngiltere. Bunlara zaman zaman Amerika ve diğerleri de katılıyorlar; ama ağırlık bu iki ülkede.

Fransız askerî makamlarına göre, yaklaşık 5,5 aydır devam eden hava saldırılarında Fransa, çeşitli amaçlı 4.500 kadar sorti ya da uçuş gerçekleştirmiş bulunuyor. Amerika'nın aynı dönemdeki sorti sayısı 5.300 civarında. İngiltere'nin ise herhalde Fransa'nınkine yakın bulunuyor. Bu sortilerin hepsi şüphesiz saldırı amaçlı değil. Bomba yüklenmiş ve her an atılacak vaziyette yapılan saldırı amaçlı sortilere bakıldığında Fransa'nın bu tür saldırı amaçlı olanların yaklaşık üçte birini gerçekleştirdiği söyleniyor. Bu da yaklaşık 2.700 civarında önemli bir sayı elbette.

Fransa, bu hava saldırılarını 40-50 civarında Rafael ve Mirage savaş uçaklarıyla icra ediyor. Bunlar ya İtalya'daki üslerden ya da Avrupa'nın tek uçak gemisi olan Charles de Gaulle'den havalanıyorlar. Ayrıca Gazalle saldırı helikopterleri de yakın kara hedeflerinin imhasında önemli rol oynuyorlar. İngiltere de benzer bir hava saldırı yapısı ve sayısı çerçevesinde Libya'ya harekât yapıyor. Kısacası, yer hedeflerine saldırı ve bunların imhası bağlamında çok büyük ve önemli bir hava gücü söz konusu değil, hem Fransa ve hem de İngiltere bakımından. Üstelik bu hava saldırıları o kadar yüksek maliyetli de sayılmazlar. Geçen haziranda yapılan bir hesaba göre Fransa, Libya operasyonu için günde 2 milyon dolar harcıyor. Bunu 5,5 aya göre hesapladığımızda 300-350 milyon dolarlık bir fatura söz konusu. Temmuz sonu itibarıyla Amerika'nın harcaması ise 890 milyon dolar civarında bulunuyor. İngiltere'nin de herhalde Fransa'ya yakın bir rakam olsa gerek.

Fransa, zamanında ve yerinde aldığı kararla, 350 milyon dolarlık harcamayla ve bugüne kadar herhangi bir askerî donanım ya da pilot kaybı yaşamadan Libya bağlamında bu şekilde bir itibar kazanmış, ön almış ve Libya'nın geleceği konusunda söz sahibi olmuş bulunuyor. Bunu, Yeni Libya'yı kuracak olan Milli Geçiş Konseyi de kabul ediyor. Nitekim Konsey Başkanı Abdülcelil, "Libya'nın inşasında bizi destekleyenlere öncelik tanıyacağız." diyerek, açıkça dile getiriyor. Tunus olaylarında geç kalan, itibar kaybına uğrayan Fransa, bunu Libya hamlesiyle telafi etmiş görünüyor ve askerî hamlesini önümüzdeki perşembe Paris'te yapılacak "Libya'nın geleceği" başlıklı milletlerarası konferansta hem diplomatik, hem ekonomik ve hem de başka yönlerden tahkim etmeye hazırlanıyor.

Biz de bu konferansta layık olduğu biçimde muhakkak yer almalı, Fransa'nın hamlelerini iyi izlemeli, meydanı hiçbir şekilde ne Fransa ne de başkalarına bırakmamalıyız. Hükümetin bunu yapacağından eminim; zira Libya'nın geleceği bizim için diğerlerinden çok ama çok daha önemli ve değerli...

[email protected]

Kaynak: Zaman