Lisenin bahçe kapısından girerken abus çehreli bir müdür yardımcısı, sert duruşu eşliğinde kılık-kıyafet kontrolü yapardı. Biz erkeklerde kontrol edilen iki ayrıntı vardı: Birincisi kravat, ikincisi saç.
Saçlar uzun ise, karşınızda iki ihtimal dururdu. Birincisi, saçı kestirmek üzere kapıdan çevrilip berbere yollanmak, ikincisi sıkı bir azarla ertesi gün tıraşlı olarak okula gelmek. Şayet kapıda bekleyen müdür ise, otorite gücünü göstermek konusunda daha kararlı davranırdı. Bir makas, uzun saçların arasından derin bir iz açar ve siz berbere gitmeye mecbur kalırdınız. Bu yasakların uygulanması, okul yönetiminin gücüne tanık olmanızı ve itaat etmenizi sağlardı.
Kravat kontrolünü aşmanın iki yolu vardı. Birincisi, pencereden atılan kravatlarla geçiş vizesi alınır, içeride sahibine iade edilirdi. İkincisi ise dahiyane bir çözümdü. Mendili -hangi renkte olursa olsun- ince bir üçgen oluşturacak şekilde katlamak, sonra ince ucundan bir düğüm atarak yakaya iğne ile tutturmak. Sınıf, kapıya göre daha özgürdü. Hiç olmazsa ders anlatmak zorunda olan hocalar, disiplin sorunlarına zaman ayırmak yerine otoritelerini, "çıkartın kâğıtları" baskını ile gösterirlerdi.
"GATA Fiyongu" gerçekten bir kanun hükmü olursa, karşımıza şu manzara çıkacak: Mütesettir hanım öğrenciler, çantalarında mecburî aksesuar olarak seyyar fiyonklar taşıyacaklar. Üniversite kapılarından girerken, bir öğrenci kimliklerini, bir de bu fiyonkları hazır edecekler. Fiyonklar ya çene altına bir çengelli iğne marifetiyle tutturulacak ya da kapıdaki güvenlik görevlilerine göstermek üzere başlarını yukarı kaldırıp, parmaklarıyla bastırıp, gösterip geçecekler. Belki arkadaşlar arasında, "yanında fazla fiyongun var mı?" türünden muhabbetler geçecek. Çok laik olan öğretim üyeleri arasında, derslerde bir an daldıkları derin konudan çıkıp, ön sırada oturan başörtülü öğrenciye "senin fiyongun nerede?" diye soranlar çıkar mı acaba? Mutlaka çıkar.
Soruna gerçekten yapıcı yaklaşan AK Parti ve MHP kurmaylarını, buldukları "fiyonk çözümü" için mazûr görmemiz gerekir. Ortalığı germeden, dengeleri sarsmadan katmerleşen sorunlara çözüm bulmak ancak böyle mümkün olabilir. Koskoca başörtü sorununu, küçücük bir fiyonga dönüştürmek, 40 yıldır başımızı ağrıtan bu yasaktan kurtulma yolunda çok ileri bir aşama değil mi?
Başörtüsü yasağının sona erme süreci, bu yasağın aslında bir başörtüsü yasağından ibaret olmadığını da bütün açıklığıyla gösteriyor. Başörtüsü yasağını koyan ve bu yasak üzerinden gücünü uygulayan ve rakiplerine meydan okuyan iktidar artık sona eriyor. Başörtüsü yasağı sona erdikten sonra kendisini yasama organının üzerinde gören (TESEV'in tabiri ile) "yüksek yargı oligarşisi" hükmünü yürütebilir mi? "Yargı kararları anayasadan bile önce gelir" diyerek, hukuk hiyerarşisini yerle bir eden hukuksuzluk egemenliğini sürdürebilir mi? Başörtüsü yasağı sona ererse, üniversiteleri feodal senyörler gibi yöneten rektörlerin, icra ettikleri gücün ve iktidarın anlamı kalır mı? Başörtüsü yasağı bir daha geri gelmeyecek şekilde kalkarsa, siyasî iktidarı belirleyen halkı "gerici ve çağdışı" sıfatı ile ehliyetsiz görenler, "siyasî simge"lerinden mahrum kalmayacaklar mı? Yasak uygulamak güce ihtiyaç gösterir. Başörtüsü yasağını sürdürmekten ve uygulamaktan sorumlu olan bütün iktidarlar varlık sebeplerini kaybettikten sonra nasıl ayakta duracaklar? Başörtüsü yasağının bekçilerine ihtiyaç kalmayınca, mevcut üniversite düzeni sona ermeyecek mi? İnsanlık tarihi şayet ileriye doğru gidiyorsa, bu sonuç özgürleşmenin eseri. Başörtüsü yasağının kalkması özgürleşme sürecinde geç kalmış ileri bir adım. Başörtüsü yasağını uygulayamayan bir üniversite, özgür bilimin gelişmesine engel olan gücü de yitirecek.
Yüz yıl sonrayı hayal edelim. Bizim yüz yıl önceki II. Meşrutiyet hakkında fikir yürütmemiz gibi, üç nesil sonraki torunlarımız acaba bugünler hakkında ne söyleyecekler? Antikacıdan bulduğu seyyar fiyongu eline alıp, sınıftaki gençlere bunun ne işe yaradığını anlatmaya çalışan üniversite hocasının içine düşeceği zorluğu düşünelim. Fiyonk artık, aşmaya çalıştığımız akıl almaz saçmalığın ve bu saçmalığı aşmak için bulduğumuz dahiyane buluşun sembolü.
Kaynak: Zaman