Filistinliler bölünmelere ve sert tutumlarla karşılaşmalarına rağmen, umutlarından vazgeçmiş değil. 1967'den bu yana tarihin en uzun işgal suçuna imza atan İsrail'se, adalet kriterlerinden giderek uzaklaşıyor
İsrail'in, Filistinlilerce 'Nekba' veya felaket diye adlandırılan 60. kuruluş yıldönümünde dikkatleri çeken bariz bir ironi var. O da Filistinlilerle İsrailliler arasında Guinness rekorlar kitabına girecek başarılar kaydetme noktasında patlak veren yarış. Filistinliler, Beytüllahim'de Filistin'e dönüş hakkının sembolü olarak dünyanın en büyük anahtarını,
el konulan geleceklerini belirleme hakkını sembolize etmek için de en büyük bayrağı yaptılar, binlerce esirle dayanışmak için en uzun protesto mektubu yazdılar. İsraillilerse,
coğrafi hırsızlığı gerçekleştirdikten sonra tarihi de çaldılar.
Bu yıldönümü münasebetiyle okunabilecek en iyi kitap, İsrailli tarihçi İlan Pappe'ın 'Filistin'de Etnik Temizlik' adlı değerli çalışmasıdır. Yazar bilimsel bir yöntemle, 1947-1948 yıllarında yaşananlara yönelik Siyonist rivayetlerin zayıflığını ortaya döküyor, Hagana, İrgun ve Stern adlı çetelerin Filistinli sivillere karşı yaptığı en az 30 katliama ve çok sayıda Filistinli'yi göç ettirmek için izlenen metodolojik siyasete dair belgeler sunuyor. Tarihin en hızlı etnik temizliği yıllardır gizleniyorsa, Kudüs, Gazze ve Batı Şeria'da 1967'de başlayan modern tarihteki uzun işgal suçu hiçbir kanıt gerektirmiyor...
Eşsiz ayrımcılık İsrail'in, işgali tarihin en çirkin ayrımcılığı olan apartheid rejimine dönüştürme başarısıdır. Bu tanımlamayı kullanma güzelliği de, eski ABD başkanı Jimmy Carter ve Güney Afrika hükümetinden Yahudi asıllı bakan Ronnie Kasrils'e ait. İsrail'in terör makinesi, bu iki ismi insan haklarına bağlılık ve Güney Afrika'daki faşist ve ayrımcı rejime yönelik mücadele sonrası gerçeği söylemekten caydıramadı.
ABD Başkanı Bush ve çoğu Batılı liderlerin, Filistin'de yaşananlara gözlerini kapatarak 60. yıl kutlamalarına katılmak için yarıştığını biliyoruz. Fakat, İsrail'in imajının halklar nezdinde olumsuz yönde değiştiğini de biliyoruz. Medyanın İsrail bakış açısının yanında yer almasına rağmen, gerçek bu halklara ulaşıyor. Yine siyasi ikiyüzlülüğün başka modellerini de biliyoruz. (Eski Güney Afrika Devlet Başkanı) Mandela hâlâ ABD'nin terör listesinde yer alıyor.
İki yüzlülük, gerçeği çarpıtma ve insanları aldatma bir yana, İsrail hükümetleri en hızlı etnik temizlik, en uzun işgal ve en kötü faşist rejimi bir arada bulundurarak rekor kırdı. Filistinliler, faşist ayrımcılık ve baskıya karşı, topraklarından sürülenlerin diğer halklar gibi vatanlarında saygın biçimde yaşama ve gasp edilen kendi geleceğini belirleme hakkı için mücadele ediyor. 60 yıl sonra bugün, İsrail ordusu ne kadar uğraşırsa uğraşsın Filistinlilerin bütün uluslararası yasalarda tanınan direniş projesini yok edemez. Ayrıca ne kadar destek alırsa alsın, Mandela'nın meşhur 'Filistin halkının direnişi dünyadaki uluslararası vicdanın ilk sorunudur' ifadesini ortadan kaldıramaz. İşgalin destekçileri, Filistinlilerin aldıkları onca darbeye rağmen diz çökmeyi reddetmelerini garipsiyor. Ayrıca genç Filistinliler arasında haklarını elde etmeye yönelik yenilenen itici güç karşısında da şaşkınlıklarını sürdürüyorlar.
Tökezlememize, bölünmemize ve bize yönelik sert tutumlara rağmen, geleceğe dair umuda ve adaletin değerlerine inanç meşalesini canlı tutmaya çalışarak ileriye doğru yürüyoruz. Dünyanın dördüncü büyük silah kaynağı ve 400 nükleer başlığın sahibi olan, bitmeyen savaşlar çıkaran, başkalarının topraklarını, suyu ve alın terini gasp etmekle övünen bir ekonomiye sahip İsrail de ilerliyor. Ancak adalet kriterlerinden uzağa doğru. Hindistan, Cezayir ve Güney Afrika'da İsrail'den daha büyük ve köklü emperyalist güçler tarihi değiştiremediler. Filistin'de de kesinlikle öyle olacak.
Kaynak: Radikal