Filistin'de Milli Mutabakat Hükümeti nihayet kuruldu. Başbakan yine İsmail Heniye. Bakanların bir kısmı HAMAS'tan, bir kısmı El-Fetih'ten, bir kısmı bağımsız. Cumhurbaşkanının onayından geçen yeni hükümet, geçen Cumartesi günü, üçte biri İsrail zindanlarında olan Filistin Meclisi'nden güvenoyu aldı ve yenim ederek göreve başladı. Mekke Mutabakatı hayata geçiyor. Bu mutabakata göre yeni hükümetin başlıca görevlerinden bir tanesi Filistin'deki bütün silahlı grupları tek bir çatı altında toplamak. Yani: Siyonistlerden aldıkları silahlarla öz kardeşlerine ateş eden Muhammed Dahlan ve benzeri özel kuvvet komutanlarını yola getirmek. Yüzmilyonlarca dolarlık bir rantiye havuzunda yüzmeye alışık olan bu zevat, kamu parasını kamu işlerinde kullanmaya azmeden HAMAS hükümetini büyük bir tehdit olarak görüyordu. Menfaatlerini Siyonistlerin menfaatleriyle birleştirerek HAMAS'a savaş açtılar. Bu savaş, dünya kamuoyuna, El-Fetih'in HAMAS'a açtığı savaş gibi takdim edildi. Aslında El-Fetih kadrolarının ezici çoğunluğu, HAMAS hükümetinden tabii ki rahatsız olmakla beraber, iç savaşa temayül göstermemiştir. Hele örgüt tabanı hiç ama hiç temayül göstermemiştir. Ellerindeki silahlı milisler sayesinde büyük gürültü koparabilen Dahlan gibi El-Fetih komutanları, temsil kabiliyeti bakımından fevkalade marjinaldir. Öyle olmasaydı, HAMAS mensuplarını öldürdükleri zaman Gazze ve Batı Şeria caddeleri El-Fetih tabanının sevinç gösterilerine sahne olurdu! El-Fetih tabanı, HAMAS'a ateş edildiği zaman değil, Mekke'de HAMAS'la işbirliği anlaşması imzalandığı zaman sevinç gösterileri yapmıştır. Şimdi de, HAMAS'lı kardeşleriyle kolkola, Milli Mutabakat Hükümeti'nin kuruluşunu kutluyorlar. Biz de buradan kutlamaya katılıyoruz. Bârekallah. El-Fetih yönetimi sözünde durur ve Dahlan gibi alçakları etkisiz hale getirecek yeni yasal düzenlemeler (ve icabında askeri tedbirler) için hükümete gerekli desteği samimi olarak verirse, Filistin, yekvücut halde, bütün barikatları aşarak selamete çıkabilir. *** 1930'lu yıllarda birbirine giren Filistinli gruplar, bu fitnenin bedelini Siyonistler karşısında acze düşüp İsrail devletinin kuruluşu ve yükselişi karşısında çaresiz kalmakla ödediler. 1967'de Gazze ve Batı Şeria işgal edilip Mescid-i Aksa'ya İsrail bayrağı dikilirken bağırlarına taş basmaktan başka bir şey yapamadılar. Ne zaman ki Filistin'in bütün güçleri İNTİFADA bayrağı altında toplandı, Siyonistlere işte o zaman geri adım attırıldı. 1967'nin rövanşı olarak 1987'de başlayan İNTİFADA, Gazze ve Batı Şeria'nın bir kısmını kapsayan Filistin Özerk Yönetimi'ni doğurdu. 2007'de kurulan Milli Mutabakat Hükümeti ise -1987'den beri yaşanan rövanş sürecinin final kısmını başlatarak- Gazze Şeridi ve Batı Şeria'nın tamamını kapsayan bağımsız bir Filistin devleti doğurabilir. Yeter ki mutabakata sadık kalınsın, saflar sıklaştırılsın. *** Niye sadece Gazze ve Batı Şeria? Siyonistlerin 1967'den önce işgal ettiği Filistin topraklarını unutalım mı? Unutmayalım. Ama, bütün işgal topraklarını kurtarmak kısa ve orta vadede mümkün görünmediği için, şimdi, bağımsız Filistin devletine ait olması BM tarafından da kabul edilen Gazze ve Batı Şeria'ya (Doğu Kudüs/Mescid-i Aksa dahil) kilitlenmek gerektiğini, diğer topraklarla ilgili meselenin muallakta bırakılmasında fayda olduğunu kabul edelim. Bunun, Filistin'de iç barışı sağlamak ve muhafaza etmek için de elzem olduğunu görelim. "1967'de işgal edilen tüm Filistin toprakları üzerinde bağımsız Filistin devletinin kurulmasını sağlayacağız" diyen İsmail Heniye'ye 1948'i hatırlatarak, tereciye tere satma durumundan daha komik bir duruma düşmeyelim. HAMAS'ı davadan dönmekle suçlayan 'El-Kaide Eşbaşkanı' Eymen Zevahiri yanılıyor; iç savaş fitnesinin önüne geçmek ve Filistin'e ambargonun kalkmasını -en zaından hafiflemesini- temin etmek amacıyla El-Fetih'le uzlaşan ve örgüt olarak değil ama hükümet ortağı olarak 1967 retoriğini benimseyen HAMAS, 'ya hep ya hiç' siyasetinin tıkandığı yerde tedrici metoda müracaat ederek yeni bir açılım sağlamış, davaya mevzi kazandırmıştır