Geçtiğimiz ay Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin Nazım Hikmet'in mezarını ziyaret etmiş. Şiir ve edebiyat tutkusu var mı bilmiyorum Şahin'in. Nazım'ın şiirini beğenir mi? Bu nedenle mi ziyaret etti, yoksa Türk entelijansiyasının "Nazım baskısı" nedeniyle jest mi yapmak istedi? Meclis başkanının tavrında dikkatimi çeken husus, ideolojik farklılığına rağmen, Nazım'ın kabrini ziyaret etmesinden ziyade kabrin başında Fatiha okumasıydı. Nazım'ın temsil ettiği gelenek açısından belli bir çevrenin bundan rahatsız olduğundan eminim. Buna rağmen Fatiha okunmasına karşı çıkılması durumunda da benzer itirazların gelmesi muhtemeldir. Burada sorun ziyaretçinin "kendi" olarak saygısını gösterip göstermediğidir. Sonuçta siyasal ve sosyal konumlarımızın "kendi" olarak davranmamıza engel olan bir yaptırım gücü var üstümüzde. Resmi görüş, kutsallarımızı tanımlarken ilkokuldan itibaren sıradan bir vatandaş olarak nerde nasıl davranacağımızı, kime ne türden saygı göstereceğimizi, kimin ne kadar kutsal sayılması gerektiğini öğretiyor. Resmi alanın dışında resmi sanat, edebiyat, medya çevrelerinin baskısı da gayri resmi alanları kuşatıyor.

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLATINIZ