Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın Kaddafi, Bin Ali, Mübarek ve Salih gibi liderleri örnek alacağını beklemezdim. Esad, önce halkına sonra kendisine karşı olumlu tutumlar almak için önündeki canlı örneklerden yararlanmalıydı. Fakat bunu yapmadı ve onların yollarından gitti. Görünen o ki onlarla aynı sonu paylaşacak. Baas yönetimine elli yıl sabreden Suriye halkı, bu yönetimden daha iyi bir muameleyi hak ediyordu. Fakat halk, ölüm ve yıkımla karşılaştı. Devlet, yüzlerce insanı öldürdü ve yaraladı. İşler böyle devam ederse, bu sayı binlere varacak. O zaman da hiç kimse bu rejimin sonunun nasıl olacağını kestiremeyecek.

Suriye hükümetinin hatası, önceki deneyimlerden istifade etmemesi. Önce Müslüman Kardeşler hareketini suçladı, ardından Selefilere geçti, son olarak da kimliğini belirlemediği üçüncü bir tarafa. Bu taraf, hükümetin iddiasına göre göstericileri öldürüyormuş. Ölülerini defnetme sırasında cenazeye katılanları öldürenler de bunlarmış, Suriye güvenlik güçlerini öldüren de. Fakat hükümet, bu iddiasının doğruluğuna kimseyi ikna edemedi, edemeyecek de. Ortada bu yalanlara inanacak hiç kimse yok.

Reform, en kolay yol
Gerçekçi reformlar, olayların yatışmasının en kolay yolu. Önce reformdan bahsedip sonra da reforma ters işler yapmak, mevcut yangını daha da körükler. Batı’dan gelen eleştiriler şiddetlenmeye başladı. Suriye devleti insanları öldürmeyi durdurmazsa, bu eleştiriler artacak. Hatta bu durum, sadece eleştiriyle kalmayabilir.

Suriye hükümetinin kendi partisinin iktidarda kalmasının artık kabul edilmeyeceğini anlaması önemli. Ayrıca Müslüman Kardeşler’e mensup kişilerin öldürülmesi gibi bazı saçma yasaların kaldırılması gerek. Binlerce Suriyelinin kendi vatanlarının dışında zorla kalması, yargının iktidara bağlı olması ve binlerce kişinin haksız yere cezaevlerinde kalması kabul edilemez.

Suriye, Filistin direnişine kucak açtıysa da bu, kendi halkının özgürlüklerini bastırmasını ve onları öldürmesini meşrulaştırmaz. Zira özgürlüğünü elde etmek için çaba harcamak, her halkın hakkı. Halkın özgürlük yolunda öldürülmesiyse, hiç kimsenin hakkı değil. (Bahreyn gazetesi Vasat, 26 Nisan 2011)


Kaynak: Radikal