Kazılarda cephaneler ortaya çıkıyor. Ergenekon soruşturmasında evlerde, işyerlerinde, bilgisayarlarda yapılan araştırmalarda ele geçen krokilere bakarak yapılıyor bu kazılar.
Politik tavrı belli olan Sabih Kanadoğlu, bırakın bu kazıları eleştirmeyi, bu kazıların gecikmiş olmasından şikâyetçi; "İşin başında Susurluk var, Susurluk'ta buzdağının sadece dibindeki ufacık bir bölgeyi çözmeye çalıştık" diyor. O zaman soruşturmanın önünü açmayan siyasileri eleştiriyor.
Kazılar konusunda İstanbul Barosu ne diyor? Muhteşem şeyler söylüyor:
"Kazılarda bulunanlar oraya konulurken kimse görmedi de kazılırken niye 70 milyon görüyor? Bunu anlamak mümkün değil!"
Evet, kelimesi kelimesine böyle.
Halbuki o silahları oraya koyanlar "gizlice" ve gizlemek için koydular! Sonra, Ergenekon soruşturmasında ele geçen krokilerde ipuçları bulundu ve "ortaya çıkarmak" için savcılık kararıyla kazılar yapıldı, bütün medya da görüntüledi.
Soruşturma aşamasında yapılan bu tür çok 'göz önünde' işlemler Türkiye'de ve dünyada anında haber yapılır...
Ergenekon soruşturmasını eleştirirken sağduyu elden kaçırılmamalıdır...
Her hata suç değildir
Ergenekon soruşturmasının sağlıklı yürümesi için iki uç tavırdan sakınmak gerekir:
Fevkalade yanlış bu uç tavırlardan biri, ismi geçen veya siyasi görüşleriyle 'yakın' sayılan herkesi 'örgütlü' gibi görmek, peşinen suçlu diye bakmaktır.
Çok basit bir örnek: Bir kişi ordunun müdahalesini isteyen konuşmalar yapıyor olabilir; bu siyaseten korkunçtur ama hukuken suç değildir! Böyle bir kimseyi Ergenekon'la bağlantılı sayabilmek için siyasi duruş benzerliği yetmez. Aralarında "örgütsel bağ" olduğunu gösterecek ciddi bulguların bulunması şarttır; düzenli toplantılar yapmak, birlikte karar almak, hiyerarşi içinde bulunmak, en azından sözel düzeyde "şiddet" içermek gibi...
Bunlar yoksa o kişi veya kişileri kamuoyunda "Bunlar da Ergenekon'a bulaşmış" görüntüsü verecek şekilde gözaltına almak, evinde arama yapmak yanlıştır. Bu tür işlemler soruşturmayı güçlendirmez aksine soruşturmayı engellemek isteyenlere koz verir; insan haklarına da aykırıdır.
Soruşturmaya devam!
Sakınılması gereken öbür uç tavır, Ergenekon soruşturmasını tümüyle ve sürekli yanlış gösterip suçlamaktır.
Soruşturmayı dumura uğratmak için 'politik' savaş verenler bazen öylesine akıl ve mantıktan uzaklaşıyorlar ki, ortaya çıkan cephaneler için "Bunlar, Ergenekon soruşturmasını meşrulaştırmak için Susurluk silahlarını kullanıyorlar" diyebiliyorlar!
Cephaneler gizli kalsaydı sorun değildi! Ergenekon soruşturmasıyla ortaya çıkarılması sorun!
Ergenekon soruşturması olmasaydı, bu silahlar ortaya çıkar mıydı?
Bu silahlar oraya 'çürüsün' diye mi gömülmüştü?!
Yoksa 'vakti geldiğinde' kullanmak için yerleri gizli krokiye kaydedilerek saklanmış mıydı?!
Efendim, Susurluk soruşturmasını politikacılarla bürokratlar engellemiş!
İşte bugün öyle bir engel gözükmüyor; bırakın yargı yürüsün...
Sağduyulu insanların hem soruşturmayı manen desteklemesi, hem savcıyı ve polisi ölçülü olmaları için uyarması gerekiyor.
Milliyet