Başbakan Erdoğan'ın, Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy ve Almanya Başbakanı Merkel ile yapacağını açıkladığı zirve AB'de tepkilere neden oluyor.
Fransa ve Almanya dışındaki önemli bazı AB üyesi ülkelerin en kıdemli diplomatlarını hafta içinde yoklarken, bu konuda büyük rahatsızlık duyulduğunu gördük. AB Komisyonu kaynaklarının Ankara'yı "Sarkozy'nin tuzağına" karşı uyarmaları ise dikkat çekiciydi.
Erdoğan, zirve teklifin kimden geldiğini ve ne zaman, nerede yapılacağını belirtmedi. Yokladığımız kaynakların da bu sorulara net yanıt verememeleri AB'de bu konuda alınmış ortak bir kararın olmadığını gösteriyor.
Bazı diplomatlar, duyumlarına dayanarak, fikrin Sarkozy'den çıktığını ve zirvenin bu yılın ilk yarısında Almanya'da yapılacağını belirtiyorlar.
Geçen hafta konuyla ilgili yazımızda Brüksel'den yansıyan bir görüşü de aktarmıştık. Buna göre Fransa, Türkiye'ye "imtiyazlı ortaklık" fikrini kabul ettirmek için diplomatik atağa hazırlanıyor. Kıdemli bir Komisyon kaynağının söyledikleri de bununla çakışıyor.

'İmtiyazlı ortaklık' diyecek
Söz konusu kaynağa göre Sarkozy, yılın ikinci yarısında Fransa'ya geçecek olan AB dönem başkanlığı öncesinde, Türkiye ile yapılacak bir zirvede "imtiyazlı ortaklık" fikrini ortaya atacak.
Bu konuda kendisi gibi düşünen Merkel'i de zirveye çağırmakla AB'deki pozisyonunu güçlendirmeyi amaçlıyor. Bu arada, Türkiye'nin bu teklifi reddedeceğini de biliyor.
Asıl amacı, bir "zirve toplantısında" gündeme getireceği bu konuyu, dönem başkanlığı sırasında masaya koyup buna AB'de resmiyet kazandırmaya çalışmak. Paris'in, son Lizbon zirvesinde, Türkiye'ye "tam üyelik" verileceğini çağrıştıran ifadeleri belgelerden çıkarttırması da, bu söylenenler ışığında, ayrı bir anlam kazanıyor.
Ancak, Ankara'yı bu konuda uyaran kaynaklar, Sarkozy'nin planının tutmayacağından emin görünüyorlar. Bir diplomata göre, "AB'de, giderek kendi başına buyruk, antipatik bir şahsiyet olarak görülen Sarkozy'nin bu girişiminin ters tepmesi olasılığı yüksek."

Zirve dönüm noktası olacak
Bu arada, diğer üyelerinden habersiz böyle bir "tezgâh"a dahil olduğu için Merkel'in imajının zedelenmesi olasılığı da varmış.
Konuyla ilgili son yazımızda bu zirvenin Türkiye-AB ilişkilerinde bir "dönüm noktası" olabileceğini belirtmiştik. Söylenenlere bakılacak olursa, Sarkozy de böyle olmasını istiyor. Ama Türkiye için olumsuz anlamda.
AB kaynakları, reformlara hız verip AB perspektifini güçlendirmesi halinde, Ankara'nın -Avrupa'daki yandaşlarının da desteğiyle- bu oyunu Sarkozy'nin aleyhine çevirebileceğini belirtiyorlar.
Tüm bu söylenenler, Türk-AB ilişkilerinin 2008'de sanıldığı kadar "sakin" geçmeyeceğini, Fransa dönem başkanlığı sırasında "heyecana" hazırlanmamız gerektiğini gösteriyor.

Cüneyt Koryürek
Hrant Dink için hüzünlendiğimiz bir günde, hem modern reklamcılığın, hem de atletizmin Türkiye'deki duayenlerinden olan Cüneyt Koryürek'in trafik canavarına kurban gittiği haberi geldi. Hayatı dolu dolu yaşayan bir insan olan Cüneyt Bey, sadece çok yakın bir aile dostu değil, aynı zamanda, hem lise yıllarımda, hem de yıllar sonra çalıştığım Delta Ajansı'nda patronumdu. Kederli ailesine başsağlığı dilerim. Toprağı bol olsun.

Kaynak: Milliyet