Seçime çok az süre kala adeta çalakalem projeler sunuyor CHP. Zamanlama o kadar sıkışık ki "ne söylediği"nden çok "nasıl söylediği" öne çıkıyor. Mesela, Ergenekon sanıklarını milletvekili adayı yapan bir parti Cumhuriyet mitinglerde "vatan-millet- emperyalizm" edebiyatının tam tersini ima eden "açılımlar" sunuyor. Bu açılımların açılımı o kadar hızlı ki ne parti içinde tartışıldığından ne de bizzat liderliğin künhüne vakıf olduğundan kuşkumuz var.

"Ergenekon'un avukatıyım" diye statükoyla tarihsel bağını ısrarla sürdüren Baykal'a yapılan kaset darbesinin ardından bir değişimin yaşanması bekleniyordu. Fakat bu değişimin ne içeriği önceden tartışıldı ne de CHP geçmişiyle yüzleşti..

Statüko açısından "kurucu parti" konumundaki bir partinin bu konumunu sorgulayacak bir sürece giriyorsa her şeyden önce geçmişiyle yüzleşmesi gerekir. Yüzleşme, "nerde yanlış yaptık" sorusuna toplum karşısında verilen cevaptır.

Doğru veya yanlış, tarihsel çizgisini terk edip yeni bir siyaset dili, Türkiye'ye yeni bir perspektif sunma iddiasındaki her siyasal oluşum bunu önce kendi içinde sonra kamuoyunda tartışır. Tartışma cesareti yeni programın, yeni dilin özümsenişinin işaretidir.

Diyarbakır'da miting yapan CHP'nin dili ile milletvekili adayı gösterdiği Ergenekoncuların ulusalcı projeleri aynı mı? Bu soru aslında CHP'nin hem statükoyla hem kendi siyasi tarihi ile hem de ideolojisiyle hesaplaşmasından sonra verilecek bir cevaptır. DEVAMI>>>