Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları 10. Zirvesi İstanbul'da yapıldı.
1992 yılında Ankara'da merhum Turgut Özal'ın ev sahipliğinde başlayan zirve diplomasisi, kamuoyunda büyük heyecan yaratmıştı. Takip eden yıllarda Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Zirveleri sırasıyla İstanbul (1994), Bişkek (1995), Taşkent (1996), Astana (1998), Bakü (2000), İstanbul (2001) ve Antalya'da (2006) ve 2-3 Ekim 2009'da Nahçıvan'da gerçekleşmişti. Zirve toplantılarının 7. ve 8. zirve toplantıları arasındaki 5 yıllık duraksama ve 8. ve 9. zirve arasındaki 3 yıllık gecikme, Türk cumhuriyetleri arasındaki ilişkilerde zirve diplomasilerine ümit bağlayanlar için doğrusu bir hayal kırıklığı oluşturmuştu. Ayrıca bu zirvelerde alınan kararların ancak tavsiye niteliğinde kalması ve zirve kararlarını takip edecek bir mekanizmanın bulunmayışı dolayısı ile hayata geçirilmesindeki yetersizlikler başlangıçta büyük heyecan yaratan toplantıların, kamuoyunun gözünde öneminin azalmasına sebep olmaktaydı.
Ta ki geçtiğimiz yıl toplanan Nahçıvan zirvesine kadar. Kısa bir sınır parçasıyla Türkiye'ye tutunan bu mukaddes Azerbaycan toprağında bir araya gelen 9. Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Zirvesi, hem zirve diplomasisinin üzerinde yığılan olumsuz intibaları kökünden söküp atmış hem de Türk cumhuriyetleri arasındaki ilişkilerde bir dönüm noktası olmuştur.
İşte 16 Eylül 2010 günü Çırağan Sarayı'nın ev sahipliği yaptığı 10. Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Zirvesi gerek Nahçıvan zirvesinden sonra geçen 11 ayda gerçekleştirilen önemli işler gerekse 60 maddelik sonuç bildirisinde kamuoyuna duyurulan kararları bakımından son derece önemli sonuçlar vermiştir.
Nahçıvan ruhu ve 9. zirve ilişkilerde bir dönüm noktası
Nahçıvan'da toplanan 9. Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Zirvesi, İstanbul merkezli kısa adı Türk Konseyi olan Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Konseyi'nin sekretaryasının kurulması, Dışişleri Bakanları Konseyi, Kıdemli Memurlar Komitesi, Aksakallar Kurulu ve Türk Dünyası Bilimler Akademisi'nin oluşturulması kararlarının alındığı zirve olarak tarihteki şerefli yerini almıştır. Nahçıvan Anlaşması'ndan yalnızca bir hafta önce Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamentolar Asamblesi'nin kurulduğunu ve yine Nahçıvan zirvesinde Türk cumhuriyetleri arasındaki en başarılı birlik organizasyonu TÜRKSOY'un statüsünün yükseltilmesini de bu tabloya eklemek gerek.
Nahçıvan zirvesinin önemini artıran bir diğer husus da alınan kararların 10. zirveye kadar önemli bir bölümünün hayata geçirilmiş olmasıdır.
Nahçıvan zirvesine ev sahipliği yapan Azerbaycan Cumhuriyeti, gerek TÜRK-PA gerekse Nahçıvan Anlaşması'nı parlamentosunda ilk onaylayan ülke olmuş ve Bakü merkezli olarak çalışacak olan Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamentolar Asamblesi'ne, Azerbaycan Parlamento binası içinde bir kat tahsis ederek çalışmalarını başlatmıştır.
Nahçıvan Anlaşması'nın mimarlarından Kazakistan, konunun sıkı takipçisi olduğunu göstermiş ve Astana merkezli olarak çalışacak olan Türk Dünyası Bilimler Akademisi'nin açılışını gerçekleştirmiştir. Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, Türk Dünyası Bilimler Akademisi'nin açılış kurdelesini birlikte kesmişlerdir.
Türkiye Cumhuriyeti, gerek İstanbul merkezli kısa adı Türk Konseyi olan Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Konseyi'nin sekretaryasının kurulması çalışmalarındaki gayreti gerekse Türk Dünyası Bilimler Akademisi çalışmalarına gösterdiği yakın ilgi ile Nahçıvan Anlaşması'nın hayata geçirilmesindeki kararlılığını göstermiştir.
Nahçıvan Anlaşması'nı imzalayan dördüncü Türk cumhuriyeti Kırgızistan ise yıl içinde yaşadığı siyasi kargaşaya rağmen yeni cumhurbaşkanı ile 10. zirveye katılmış, imzasına sadık olduğunu göstermiştir.
Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, Kırgızistan Devlet Başkanı Roza Otunbayeva ve Türkmenistan Devlet Başkanı Gurbanguli Berdimuhammedov'un 16 Eylül 2010'da Çırağan Sarayı'nda 10'uncu Türk Dili Konuşan Ülkeler Zirvesi kapsamında bir araya gelmeleri, 9. zirveden sonra geçen 11 ay içerisinde gerçekleşen tüm bu işlerle birlikte değerlendirildiğinde, daha önce toplanmış diğer 8 zirve ile karşılaştırılamayacak büyük bir önem taşımaktadır.
10. zirvede kurumsallaşma yolunda önemli kararlar
Eski Moskova Büyükelçisi Halil Akıncı'nın Türk Konseyi genel sekreteri olarak atandığı 10. zirvenin öne çıkan kararları şöyle sıralanabilir:
Ekonomik ve ticari ilişkileri geliştirmek için Türk İş Konseyi'nin kurulması,
Bakü'de Türk Kültür Mirasını Koruma Vakfı kurulması,
Astana'nın TÜRKSOY tarafından 2012 yılı Türk Kültür Başkenti olarak ilan edilmesi,
Astana'daki Türk Akademisi bünyesinde bir müze ve kütüphane kurulması,
"Üniversitelerarası Birlik" adı altında bir yapılanmaya gidilerek, bu alandaki işbirliğinin ilerletilmesi,
Araştırma-geliştirme faaliyetleri için özel bir fon kurulması,
3 Ekim gününün Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Günü olarak kutlanması,
Ayrıca kardeş Türk cumhuriyetlerinin 20. bağımsızlık yıldönümünün önümüzdeki yıl hep beraber kutlanması.
10. zirvenin öne çıkan bu kararlarının yanı sıra 60 maddelik sonuç bildirisinin taşıdığı çok önemli özellikler var.
Bunlardan ilki, bağımsızlıklarının ilk yıllarında Türk cumhuriyetleri arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinde daha çok Türkiye'nin tek taraflı gayretleri dikkati çekerken, ekonomik gelişmelerini tamamlayan ve siyasi istikrarını kuran özellikle Azerbaycan ve Kazakistan cumhuriyetlerinin de bu ilişkilerin geliştirilmesinde aktif rol almaya başlamış olmaları ve bu faaliyetleri için kaynak aktarımında bulunmalarıdır ki bu son derece sevindiricidir.
10. zirve, yalnızca zirveye katılan ülkelerin kendi aralarındaki ilişkilerle sınırlı kararlar almakla yetinmemiş, Irak'ta yaşayan Türkler ve Kıbrıs meselesiyle ilgili kararlarıyla da tüm Türk dünyasıyla ilgilendiğinin mesajını vermiştir.
Zirvelerde değişen çok önemli bir şey daha var ki, cumhurbaşkanlarımız aldıkları kararların hayata geçirilmesi konusundaki kararlılıklarını bir kez daha göstermişler ve ilgili bakanlar ve kurumlar sonuç bildirisinde daha gayretli çalışmaları için uyarılmışlardır. Böylelikle Türk Devlet Başkanları Zirveleri, karşılıklı iyi niyet ifade edilen ve tavsiye kararları alınan toplantılar olmaktan çıkmıştır.
Türk dünyası ilişkilerinde büyük bir dönüşüm yaşanmaktadır.
Derya içre mahiler olmak istemeyenler bu süreci yakından takip etmelidirler.
Bu dönüşümün başladığı Nahçıvan Anlaşması'nın imzalandığı 3 Ekim günü bayram ilan edilmeliydi ve edilmiştir.
Ve bugünden görebiliyorum ki, Türk dünyasına bir bayram hediye eden cumhurbaşkanlarımızın isimleri, Türk cumhuriyetlerinin ilişkiler tarihine altın harflerle yazılmıştır.
Yakup Deliömeroğlu - Avrasya Yazarlar Birliği Genel Başkanı
Kaynak: Zaman