BM Güvenlik Konseyi'nin Darfur'daki sivillerin ve yardım görevlilerinin korunmasına dair ilk kararının üzerinden 15 ay geçmesine rağmen, Sudan hükümeti Çin'in yardımı sayesinde Afrikalı olmayan barış güçlerini ülke dışında tutuyor. Bu arada bölgedeki ölümler her geçen gün artıyor...

Yerinden edilen 2.5 milyon kişinin barındığı Darfur'daki kamplar patlamaya hazır bomba gibi. Bölge çapındaki asayişsizlik de insani yardım çalışmalarının daha da azalması tehlikesi yaratıyor. Büyük savaşçı gruplar giderek topyekûn bir savaşa doğru ilerliyor. Bunlara rağmen Hartum'daki devlet başkanı ve 'baş soykırımcı' Ömer el Beşir Darfur'daki sivilleri ve insani yardım çalışanlarını korumak için BM'nin görevlendirdiği barış gücünün konuşlanmasını engellemeye devam ediyor.

BM'yle Afrika Birliği arasında aylar süren müzakerelerden sonra oluşturulan bu güçteki askerler ve uzmanlar BM Güvenlik Konseyi'nin geçen temmuzda, yani tam dört koca ay önce aldığı 1769 sayılı karara göre oluşturulan koruma gücünün parçası olacaktı. Fakat sadece Afrika ülkelerinden askerlerin Darfur'a girişine izin verilmesi anlayışını benimseyen el Beşir bu hafta, "BM ve Afrika Birliği bize başka ülkelerden asker getirmek istediklerini söylediklerinde onlara karşı çıktık" diyerek Nepal, Norveç, İsveç, Hindistan ve Tayland'dan gelecek personeli kati biçimde reddetti. Ardından da "Afrika kıtasının asker sıkıntısı olsa bile diğer ülkelerden gelenleri kabul etmeyeceğiz. Çünkü bunun hakkında bize danışılmadı" diye ekledi.

El Beşir ve onun Ulusal İslami Cephe rejiminin barış gücünün komposizyonu hakkında 'bilgilendirilmediği' iddiası külliyen yalan. Aslına bakarsanız Kasım 2006'ya kadar giden bir dizi müzakerenin her safhasına Hartum dahil edildi. Sudan devlet başkanının burada yapmaya çalıştığı danışılma ayrıcalığını ret hakkına çevirmeye çalışmak ki, bu tehlikenin art arda çıkan belgelerdeki ifadelerde öngörülüp engellenmesi gerekiyordu. Fakat BM ve AB'nin bu noktadaki yoğun dikkatleri bile belirsiz maddelerin eklenmesini engelleyemedi. 1769 sayılı kararda BM/Afrika Birliği 'melez' operasyonunun büyük ölçüde Afrikalı bir yapı arz etmesi gerektiği, askerlerin de mümkün olduğunca Afrika ülkelerinden sağlanması gerektiği belirtiliyor. Ancak 'büyük ölçüde Afrikalı bir yapı' ifadesi kesinlikle 'tamamen Afrikalı' manasına gelmiyor.

Şiddetli çatışma ihtimali yüksek

Aslında 1769 sayılı karara temel oluşturan 'Genel Sekreter ve Afrika Birliği Komisyonu Başkanı'nın Darfur'daki Melez Operasyona İlişkin Raporu' başlıklı 2007 Mayıs tarihli uzunca bir belgede şöyle deniliyor: 'Asker ve polis sağlayan Afrikalı ülkeler barış gücünün gereklerini yerine getiremediği takdirde başka ülkelerin katkıları dikkate alınacaktır'.
Söz konusu gücün özel, ekseriyetle de teknik ihtiyaçları için nihai karar vericiler BM ve Afrika Birliği; Hartum'a sadece 'danışılma' taahhüdü veriliyor. Ancak Darfur konusundaki sorun çok az değil, çok fazla danışmada bulunulması, tüm bu konuşlanmanın neden aylardır gerçeklemediğine dair tartışmalar. Daha dün BM Barış Gücü'nün Başkanı Jean-Marie Guehenno Hartum'un engelleyici tavrının sürmesi halinde tüm görevin iptal edilebileceğini duyurdu.

Hartum zamanın kendi yanında olduğunu gayet iyi biliyor; soykırım sürdüğü müddetçe Sudan'ın ulusal zenginliği ve iktidar üzerindeki hâkimiyeti artacaktır. Güney Darfur'un başkenti Nyala civarında, yerinden edilmiş insanların kaldığı büyük kamplardan bazılarında, BM ve insani yardım örgütlerinin duyurduğu şiddet vakaları yüzlerce kadın ve çocuğun zorla başka yerlere gönderilmesini içeriyor. Hartum uzun süredir kampları boşaltma ve böylelikle yerinden olmuşları topraktan, ekmekten ve güvenlikten mahrum bırakma stratejisi güdüyordu ki, Nyala civarındaki kamplar bu geniş plan çerçevesinde özel bir önemi haiz. Bu yöndeki çabaların sürmesi de Hartum güçleriyle giderek militanlaşan kamplardaki nüfus arasında şiddetli çatışmaların patlak vermesine yol açabilir.

Dolayısıyla iyi eğitimli ve iyi korunan inandırıcı bir sivil polis gücünün yokluğunda (1769 sayılı karar 6 binin üstünde bir rakam öngörüyor) ne siviller ne de halkın artık büyük bir bölümünün bağımlı olduğu insani yardım çalışanları için kamplarda güvenliği sağlamanın imkânı yok. (BM rakamlarına göre insani yardım ihtiyacı duyan çatışmadan etkilenmiş insanların sayısı yaklaşık 4.2 milyon civarındaki; bu, Darfur'un savaştan önceki nüfusunun üçte ikisine denk). Ancak eğitimli sivil polis Afrika ülkelerinde özellikle eksikliği hissedilen bir konu ve Darfur'da halihazırda facia halini almış Afrika Birliği operasyonuna ilişkin çeşitli değerlendirmelerde bu sorun vurgulandı.

Yürek parçalayan tercih

Kendi işine geldiğinden Hartum Afrikalı olmayan iki ülkenin askerlerinin Darfur'a girmesine izin verdi; bunlardan ilki tüm Darfur krizi süresince tartışmasız biçimde Hartum'a destek çıkan İslami müttefiki Pakistan, daha dikkat çeken ikincisi de Çin. Washington'daki, Pekin'deki ve içlerinde çok üst düzey bir BM yetkilisi de olmak üzere New York'taki çeşitli kaynaklar bana son haftalarda Çin'in Hartum'un inatçı tavrını daha az değil, aksine daha fazla destekler hale geldiğini belirtti. El Beşir'in hafta sonundaki açıklaması müthiş bir kendine güveni, uluslararası topluma böylesi büyük bir yalanla kafa tutmayı yansıtıyor.
Aslında Hartum'un Afrikalı olmayan (Pakistanlı ve Çinli de olmayan) askerleri ülke dışında tutarken kendini güvende hissetmesini sağlayan kilit uluslararası aktör Çin gibi görünüyor. Fakat uluslarası toplum bu kumarı görmeli veya en azından Çin'e gerekli çağrıyı yapmalı. Darfur'daki güvenlik krizinin bir başka işaretiyse pek çok yardım örgütünün kalmakla daha fazla çalışanı ölmeden ayrılmak arasında yürek parçalayan bir tercih yapmak zorunda kalması. Bu, kabul edilemez.

BM Güvenlik Konseyi'nin Darfur'daki sivillerin ve yardım görevlilerinin korunmasına dair ilk kararının üzerinden 15 ay geçmesine rağmen bölgedeki güvensizlik büyüdü, ölümler arttı ve barışı sağlama operasyonunun fiilen başlamasına yönelik engeller dramatik boyutlarda çoğaldı. Eziyet çeken milyonlarca insan ufak bir umuda kavuşacaksa, BM ve Afrika Birliği şemsiyesi altındaki güvenlik güçlerinin derhal Darfur'da konuşlanması gerekiyor.