TARAF gazetesinin açıkladığı "Balyoz Planı" hakkında Genelkurmay, "Darbe değil, tatbikat planı" diyor. Acaba öyle mi?
"Plan"da Yunanistan'la savaş çıkıyor! Savaş sırasında ülke içinde özellikle İstanbul ve çevresinde "irticai" unsurlar orduya saldırıyor falan...
Öyle bir durum ortaya çıkarsa anayasal düzen ve güvenlik nasıl korunabilir?
Böyle bir ihtimal üzerine 'tatbikat senaryosu' yazmak zamanımızda fevkalade uçuk bir fanteziden öteye gidemez. Ama olsun, diyelim ki, 2003'te Org. Çetin Doğan karargâhı böyle bir fanteziye kapıldılar... Ve diyelim ki, böyle bir fantezi üzerine "Plan Semineri" yaptılar...
Bu işten anlayan askerler söylüyor; bu tür senaryolarda "kırmızı kuvvetler, mavi kuvvetler, dost, düşman unsurlar" falan gibi soyut terimler kullanılır.
Halbuki "Plan"da canlı, reel, maddi ve güncel isimlerden, hedeflerden, dahası, "hükümeti düşürmekten" bahsediliyor!
Soyut bir senaryo dili değil, anayasal hükümeti devirmeye dönük bir 'plan'ın dili kullanılıyor.

Kriz ve çatışma!
Genelkurmay, bu "Plan Semineri"nin gayesinin "dış tehdide ilişkin olarak hazırlanan Harekât Planlarını geliştirmek ve ilgili personelin eğitimlerini sağlamak" olduğunu ve "Geri Bölge Emniyeti, savaş hali... sıkıyönetim konuları üzerinde de durulduğunu" söylüyor.
Halbuki zamanı belirsiz ve soyut bir senaryo değil bu...
"Plan"da, AKP hükümetinin nasıl düşürüleceği, yeni hükümetin nasıl kurulacağı, bürokrasiye nasıl el konulacağı anlatılıyor! Bu amaçla provokatif terör eylemleri yapılması öngörülüyor!
Camiye bomba atmak, provoke olan 'irticai' kitleleri askerle çatıştırmak falan gibi...
"Artan şehit cenazeleri... sürekli irtica haberleri" gibi!
Ve ilaveten, deniliyor ki:
"Ülke ekonomik darboğaza sürüklenerek, AKP hükümetine karşı büyük çaplı toplumsal gösteriler için zemin hazırlanacak..."
Bütün bu felaketler, "Plan"da belirtildiği gibi, "Halkın 'TSK gereğini yapsın' diye düşünmesini sağlamak" için öngörülüyor!
Bir savaşın ortasında, ülkesini böyle ekonomik krize sürüklemek ve meşru hükümeti devirip bir de siyasi kriz yaratmak gibi bir "Senaryo" olabilir mi?!
Ne dersiniz Sayın Org. Başbuğ?..

Askeri ideoloji
Savcılık olaya el koydu. Soruşturmanın sonuna kadar götürülmesi, hukuk devleti olmanın gereğidir.
Bu aşamada, askerler için de ülke için de sıkıntılar yaratan ciddi bir zihniyet sorununa bir kere daha dikkat çekmek istiyorum: Askeri ideoloji...
Sadece yapılmış darbelerde değil, Ergenekon konularından Kafes'lere, Balyoz'lara uzanan ve orduyu da yıpratan bütün "Plan"lar belli bir zihniyetten kaynaklanıyor; özetle "Söz konusu olan vatansa, gerisi teferruattır" diyerek hukuku ve demokrasiyi 'ikincil'leştiriyorlar.
Atatürk'e ait olmayan bu 'uydurma hadis' türü slogan, bu "Plan"da da yer alıyor!
Nasıl bir dar kafalılık yarattığı ortada.
Söz konusu olan vatansa, başta akıl sağlığı olmak üzere, bilgi, hukuk, meşruiyet, yaşadığı dünyayı tanıma, ufuk genişliği gibi değerler çok daha gerekmez mi?
Müdahalelerin ülkeye verdiği zararları görmemek böyle bir ideolojik körlüktür.
TSK, ideolojisini çağımızın standartlarına göre gözden geçirmelidir. Aslında bu oluyor ama yavaş...
Bu zihniyetten süratle kurtulmadıkça, ülke de ordu da böyle sıkıntıları yaşayacak, çağımızın zamanı hızla akıp giderken...

Kaynak: Milliyet