Her çocukluk anısının silinmez izlerinden biriydi. Benden sadece yaşı ve cüssesi değildi büyük olan. Cesareti ve dahil olduğu olaylarla beni aşıyordu. Mahalle takımının kalecisiydi, eldivenleri, bana göre uzun boyu ve atletik yapısıyla kartpostallardaki Fenerbahçe kalecisi gibi görünürdü. En fazla yer eden hayali, bir mahalleler arası futbol maçındaki O'nu kaleci olarak hatırladığım görüntüsüdür. Her ne kadar çocukluk hayalimi dolduran görüntüsü o muhteşem kaleci duruşu olsa da O'nu hep mahalledeki belalı işlerle, kavgaların baş aktörü olarak hatırlarım...

Kötü bir rol model olarak ilk okuldan sonra okumamış olması benim için yeterince ders alınması gereken bir şeydi. Bunca olumsuz imajına karşın unutulmaz kılan şey belki de bana kol kanat germesinin payı büyük olsa gerek. Yaşıtım olan haylaz çocukların her sataşmasında "O'na söylerim " tehdidi her belayı def etmeye yeterdi.

Zamanla hafızamdan silip atmaya çalıştığım çocukluk anılarına karışacaktı. Yine de mahallenin en belalısı, her tür yaramazlığın kahramanı ve geleceğin kötü adamı olmaya namzet biri olduğu imajı çocukluk yıllarıma her dönüşümde karşıma çıkacaktı. Her çocukluk anısı gibi kimi zaman hüzünle kimi zaman özlemle anılan hayatımın hiç bir döneminde karşılaşmayacağım bir fiğür olarak kaldı.

 

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN