Çin son haftalarda sivil toplum örgütlerine, hukukçulara ve insan hakları eylemcilerine göz açtırmamak için aşırı derecede ağır elli taktiklere başvuruyor ve ulusun henüz yeni doğmuş sivil toplumunu derdest etme kampanyasının başladığından endişe ediliyor.
Otoriteler geçen ay Açık Anayasa İnisiyatifi adlı (mahalli dilde Gongmen olarak bilinir) ücretsiz hukuki yardım yapan sivil toplum örgütünü vergi kaçırdığı gerekçesiyle kapattı. Saygın bir hukukçu olan kurucusu Xu Zhiyong iki hafta önce polis tarafından götürüldü ve o tarihten beri kendisiyle hiçkimse irtibat kuramadı.
Polis, 36 yaşındaki Xu'nun tutuklandığı aynı zaman zarfında, Hepatit B hastaları ve HIV virüsü taşıyıcılarına karşı ayrımcılıkla mücadele eden Beijing Yirenping Center adlı bir başka sivil toplum örgütüne yasadışı yayın yaptığı gerekçesiyle baskın düzenledi.
Yirmiden fazla insan hakları hukukçusu, muhtemelen üstlendikleri hassas davalardan dolayı barodan ihraç edildi.
Çin hükümetinin sivil toplum örgütlerini hedefe koyması yeni bir şey değil – otoriteler, doğrudan denetimleri altında olmayan gruplara karşı her daim tetikteler. Sivil toplum örgütleri, işçi sendikalarından okullara kadar Çin'deki diğer tüm kurumların aksine, Komünist Parti'yi temsil etmemekte ve batıdan mâli kaynak almakta.
Kamu Hizmetleri Bakanlığı istatistiklerine göre 2008 yılında ülke çapında kayıtlı 230.000 "sosyal örgüt" mevcut. Hükümetin tanımlamasıyla, kayıtlı bir "sosyal örgüt", sivil toplum örgütünün muadilidir her ne kadar bazı devlet destekli kurumlar bu kategoride değerlendiriliyorsa da (mesela Çin Ticaret Birliği, Çin Kadın Federasyonu).
Gongmen kurulduğu 2003 yılından bu yana göze batmamaya çalıştıysa da, yaptığı işin nevi, otoritelerin sinirine dokunmuş olabilir. Çin'in "kirli hapishanelerine" meydan okumuş, göçmen işçilerin ve ölüm hücresindeki mahkumların hakları lehine kampanya düzenlemiş ve geçen yıl bozuk sütten zehirlenen bebeklerin ebeveynlerine yasal tazminat almaları için yardım etmişti.
Otoriteler kapatmadan tam iki ay evvel, Gongmen, geçen yıl Tibet'teki gösterileri sürgündeki Dalai Lama'nın fitillediği şeklindeki hükümet iddiasını sorgulayan cesur ve tarafsız bir rapor yayınladı.
Çin hükümeti, sağlam bir sivil toplumun büyümesinden korkmak için nedeni olduğuna inanıyor. Daha önce oluşmuş bir emsal olarak, bağımsız işçi sendikasının Polonya'daki Komünist rejimin zayıflamasında oynadığı role bakması yeterli.
Kıdemli bir Çin gözlemcisi ve Hong Kong Çin Üniversitesi misafir profesörü Willy Lam "belirli bir siyasi gündemleri olmayan sivil toplum örgütleri bile, partinin emrine âmade olmadıkları gerçeği karşısında, potansiyel bir tehdit olarak hissedilmelerine neden olmakta" diyor. "Partinin kontrolü dışındalar ve... istikrarsızlaştırıcı unsurlar olarak görülüyorlar."
Otoritelerin Gongmen'e karşı yaptıkları âni hamle ve Xu'nun tutuklanması, Çin'deki sivil toplum işçilerini ürpertti.
HIV/AIDS hastaları için insan hakları mücadelesi veren Beijing Aizhixing Institute adlı örgütün başındaki Wan Yanhai, Gongmen'in üzerine gidilmesinin Çin'deki STK'ları üzdüğünü, projelere ara verilmesine yol açtığını söyledi. "Polisin her an gelmesini bekliyoruz"; "bir başkasının avucu içindeyiz – bu yüzden de ne zaman ezileceğinizi bilmez bir haldesiniz. Yaptıkları hareket, Gongmen'i cezalandırdıkları ve yasadışı kıldıkları yöntem herhangi bir örgüte uygulanabilir. Bundan dolayı pek çok STK'nın ilk tepkisi korkmak oldu.
Beijing Yirenping Center başkanı Lu Jun, Gongmen'in ve kendi örgütünün başına gelenin, kâr amacı gütmeyen örgüt kurmak isteyen insanların iştahını kaçırdığını söyledi. "Şimdi üstümüzde çok baskı hissediyoruz – Çin'de kamusal refah çalışmalarında pek çok güçlük ve risk var."
İnsan Hakları İzleme Örgütü'nden Nicholas Bequelin, yönetim kurulu önde gelen akademisyenlerden ve hukuk uzmanlarından oluşan Gongmen gibi itibarlı bir örgütün hedef alınmasından dolayı korkuya kapıldığını belirtti. "Eylemciliğe, kanun çerçevesinde olsa bile çok az hoşgörü gösterildiğinin işaretidir bu", "insan hakları hukukçularına ve Gongmen'e karşı yapılan âni hamle, Çin'in yeni yeni filizlenen sivil toplumuna dondurucu bir etki yapmıştır. Çoğu STK, Gongmen'den çok daha kırılgan" dedi.
1980'lerde kapatılan iki düşünce kuruluşunun kurucusu Chen Ziming, sivil toplumun yükselişini gemlemek, hükümetin ruhuna işlemiştir diyor. 1989'un demokrasi yanlısı Tiananmen hareketinin "kirli eli" olmakla suçlanan ve 13 hapis cezası alan Chen Ziming "otoriteryan rejimlerin sivil toplumun gelişimini bastırmak gibi bir alışkanlığı vardır" dedi. "Baskı, dalga dalga geliyor. Bu kez, gördüklerinden hazzetmediler ve bu yüzden kaynaklarını hedefleyerek onları bastırmalılar... Kimin hedefe konulacağı sadece an meselesidir."
Eleştirmenlere göre, güvenmedikleri örgütleri hedefe yerleştirmeyi kolaylaştırmak için, Çin hükümeti, STK'lara yasal statü vermekten imtina etti ki onların denetimini eline alabilsin. Bundan dolayı da Çin STK'ları her zaman muallakta kaldı. Şirket olarak kaydediliyorlar, bağış ve hibeleri kâr addediliyor. Çin Sosyal Bilimler Akademisi'nden emekli profesör Xu Youyu'ya göre "çok zekice bir strateji." "Benim için iyi olanı yaptığınız takdirde, dilediğinizi yapmanıza müsaade ederim fakat başınızın üzerinde demoklesin kılıcı sallanacaktır her daim. Eğer sizden kurtulmak istersem, kolayca yaparım bunu."
Çin hükümetinin kamçıyı eline almasının bu yıl yapılacak hassas kutlamalardan dolayı olduğunu ileri sürenler var. Tibet ve Sincan'dakiler dâhil Çin'de yaşanan sosyal huzursuzluklar, parti muhafazakarlarının gücünü destekledi diyorlar. "STK'ların üzerine gidilmesi, Çin liderliğinin sosyal huzursuzluklar hakkında - bilhassa da Çin Halk Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 60'ncı yıldönümü zâviyesinden bakınca – beslediği kaygıları yansıtmaktadır" diyor Bequelin ve ekliyor: "Güvenlik aygıtının ve sistem içerisindeki sertlik yanlılarının güçlendirilmesiyle sonuçlandı bu kaygılar."
Eleştirmenler, sivil toplumun baskı altına alındığı şu son turun, Çin'in uluslararası eleştiriden korkmadığını da göstermektedir diyorlar. Çin, ABD'nin en büyük borç vereni ve tarihinin en kötü ekonomik kriziyle yüzyüze olan ABD'nin Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ve Temsilciler Meclisi sözcüsü Nancy Pelosi, Çin'e bu yıl yaptıkları ziyarette insan hakları meselelerini önemsemediler. Lam "Çin liderliğinin kırbacı eline alma kararını etkilemiş olabilir bu çünkü uluslararası kanaatin Çin üzerinde çetin bir sorun olmayacağını düşünüyorlar" diyor. Eleştirmenler, hukukçuların ve STK'ların baskı altına alınmasının, sıradan insanların şikayetlerinin açığa çıktığı kanalların kapanması anlamına gelir diyorlar. Bu durum, sosyal gerilimleri yoğunlaştıracak ve halkın hükümete olan inancını aşındıracaktır diyorlar.
Gongmen danışmanlarından da olan Pekin Üniversitesi Hukuk Profesörü He Weifang "Böyle yapmak hiç akıllaca değil; hukuk aracılığıyla hakların savunulması, sosyal istikrara vesiledir ve tüm STK'ların baskı altına alınmasının berbat sonuçları olacaktır. İnsanlar şikayetlerini ya saklayacak yahut da haklarını savunmak üzere hayduta döneceklerdir" dedi.
Dünya Bülteni için çeviren: M.Alpaslan Balcı