Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, St. Petersburg'daki G20 zirvesiyle Bişkek'teki Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) zirvesine katılmak üzere Pekin'den ayrıldı. Bu, bu sene mart ayında devlet başkanı olduktan sonra onun üçüncü yurt dışı ziyareti oldu. Onun, Orta Asya ülkelerine ziyaretleri de ihtiva edecek seyahati, büyük dikkat çekti. Çin ve Rus liderler uluslararası alanda çok yakın görünüyorlar ki bu da Çin ve Rusya arasında özel ilişkiyi yansıtıyor ve Çin-Rus ittifakı mevzuunu bir kez daha tetikliyor.
Şi Cinping, marttan bu yana yurt dışına üç kez seyahat etti. Onun, göreve geldikten sonraki ilk ziyareti Rusya'yaydı. O aynı turda üç Afrika ülkesine gitti ve Güney Afrika'daki BRICS Zirvesi'ne katıldı. Şi, haziran ayında da üç Latin Amerika ülkesini ziyaret etti ve California'da ABD Devlet Başkanı Barack Obama ile zirve gerçekleştirdi. Şi, bu G20 ve ŞİÖ seyahatinde Putin'le St. Petersburg ve Bişkek'te yeniden bir araya gelecek. Bu üçüncü seyahati, aynı zamanda Şi'nin altı ay içinde Rusya'ya yapacağı ikinci ziyaret olacak. Bu, Çinli liderlerin son senelerde komşuluk diplomasilerinde oldukça nadir görülen bir durumdur ve diğer ülke liderleri arasında da pek yaygın olarak görülmez.
Rusya Pekin için diplomatik açıdan bir önceliktir. Bazı Çinli bilim adamları, Senkaku/Diaoyu Adaları konusunda Amerika Birleşik Devletleri ve Japonya'dan gelen baskıları savuşturmak üzere, ABD-Japonya ittifakına karşı bir denge unsuru olarak Çin ve Rusya arasında yakın bağlar bulurlar. Rusya için de Çin'le ilişkiler ABD politikalarını dengeleyebilir.
Pekin ve Moskova, 20 seneden fazla bir süreden beri ilişkilerini geliştiriyor. İki ülke uzun süredir siyasi olarak birbirlerine yakınlaştı. Askeri iş birliği ise samimiyetin derecesini göstermek için daha da faydalıdır. Amerika Birleşik Devletleri, Japonya ve Güney Kore arasındaki askeri ittifak bu iş birliğinin iç yüzünü gösteriyor. Japonya ve Güney Kore, tarihi ve toprakla ilgili meseleler üzerinde tartışsa da ittifakın daha geniş çerçevesi altında dikkatli bir şekilde iş bölümü yapıyor, yakın bir iş birliği içinde çalışıyor ve askeri meselelerde uyum içinde kalıyor.
Şi'nin Rusya'ya ilk ziyareti sırasında Pekin ve Moskova'nın son 10 yılın en büyük silah alım-satım sözleşmesini imzaladıkları not edilmeye değer. (Bazı haberler anlaşmanın gerçekten yürürlüğe sokulmayacağını bildirse de) Çin bu anlaşma kapsamında 24 Su-35 savaş uçağı ve dört Lada sınıfı denizaltı alacak. Çin ve Rusya o zamandan beri "rutin" askeri tatbikatlar yaptılar. Bu da iki ülke arasındaki askeri iş birliğinin giderek daha belirgin hale geldiğini gösteriyor.
İkili ilişkilerine ilaveten, Çin'le Rusya arasındaki iş birliği, uluslararası arenada daha da büyük bir role sahiptir. Şi, Bişkek'teki ŞİÖ zirvesine katılırken bu onun başkan olarak örgütle ilk teması olacak. Çin, Şanghay Beşlisi mekanizmasının kurulmasından bu yana ŞİÖ'de merkezi bir role sahip oldu. Örgütün merkezi Şanghay'dadır. Bu da büyük ölçüde Çin'in etki alanının bir yansıması olarak görülüyor. Çin'e ilaveten, Rusya ve içinde diğer Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkelerinin de olduğu resmi ŞİÖ üyeleri, örgütü Çin ve BDT arasında iş birliği için en etkili platform yapıyor.
Orta Asya, aynı zamanda Rus dış politikasının en iç halkasını oluşturuyor. Ayrıca, Moskova için Çin önemli bir uluslararası ortak ve dış destekçidir. İki büyük siyasi varlık, Çin ve BDT arasında ŞİÖ üzerinden yapılacak iş birliğinin, Pekin ve Moskova arasında "ittifak benzeri" bir durumun dayanak noktası olması kuvvetle muhtemeldir. Bu, Şi'nin ŞİÖ zirvesine katılımı ve Çin'in Rusya'yla olan teması sıklaştırmasını anlamak için önemlidir.
Dünyanın geri kalanı, Şi'nin Putin'le görüşmesinin Suriye'deki krizin derinleştiği bir ana denk gelmesini not etmiştir. Batı'nın Esad rejimine karşı kuvvet kullanmaya başvurmasından önce Şi, Çin çıkarlarını korumak için muhtemelen pozisyonunu Putin ve Orta Asya ülkelerine göre ayarlayacaktır.
Kaynak: The Diplomat
Dünya Bülteni için çeviren: Arif Kaya