MHP lideri Devlet Bahçeli'nin CHP'yi "ılımlı siyasi İslamın sol ayağı, çarşaflı sol" gibi sözlerle eleştirmesini hem siyaseten hem maddeten yanlış buluyorum.
Siyaseten yanlıştır, çünkü yıllardan beri başörtüsü yasağına karşı çıkan MHP'nin, Baykal'ı da bu yönde teşvik etmesi gerekirken, "çarşaflı sol" falan gibi 'caydırıcı' sözlerle eleştirmesi 'yararlı' olmamıştır.
Maddeten de yanlıştır, çünkü "ılımlı İslam" diye Türkiye'yi hedef alan laiklik karşıtı bir proje, bir plan yoktur! Bu, Türkiye'deki laikçi kesimin paranoyasıdır.
Bu konuda CHP "ilke" düzeyinde eleştirilmelidir: Çeyrek asırdır bu tartışma, bu sorun devam ettiği halde CHP ancak şimdi, mahalli seçimlere gidilirken "kıyafet özgürlüğünden, siyaset yapmanın herkesin hakkı olduğundan, başı örtülü kadınlara da saygı gösterilmesinden" bahsediyor!

Açılımın ilkesi?
Elbette birkaç seçimin sonucuna bakarak bir konudaki yanılgınızı fark edip politikanızda rötuşlar yapmak demokratik siyasetin tabiatında vardır; hatta "siyasi aklın" da gereğidir.
Bu açıdan, ünlü cumhuriyet mitinglerinden etkilenen CHP'nin Necla Arat'ları, Nur Serter'leri vitrine koyarak oy patlaması yapacağını zannetmesi anlaşılabilir bir olaydı.
Fakat bir kitle partisi ömrü billah yüzde 20'lerde dolanıp durabilir mi?!
Baykal da şimdi mahalli seçimlere giderken, geniş kitleler ile CHP arasındaki bu "kılık kıyafet" duvarında bir 'geçit' açmaya karar vermiştir. Bu da son derece 'anlaşılabilir' bir olaydır.
Ancak bu 'pragmatizm'in bir ilkesi olmalıdır. Mesela Baykal diyor ki:
"Yasalar çerçevesinde, insanların kılık kıyafetleri ne olursa olsun, istedikleri partide yer alma ve siyaset yapma hakkına saygı gösterilmesini istemek, bir temel hak ve özgürlük konusudur. Herkesin siyaset yapma özgürlüğü vardır. Herkesin kılık kıyafet özgürlüğü vardır..."
Baykal bu doğru sözleri Bahçeli'ye cevap vermiş olmak için mi, yokla bir "ilke" olarak mı söylüyor?
Mesele buradadır.

İlke bu ise...
İlke olarak söylüyorsa, CHP'nin çeşitli taşra örgütlerinde başı örtülü, türbanlı kadınlar yönetim kurulu üyesi olabilirler mi? İl ve ilçe başkanı, hatta merkezde PM üyesi olabilir mi, olamaz mı?!
Anayasa Mahkemesi'nin açık kararı var, buna hiçbir yargı engeli yoktur.
Dahası, madem "siyaset yapmak herkesin hakkıdır", öyleyse başı örtülü kadınlar niye kasaba, ilçe ve il belediye meclisleri için üye adayı olamasınlar?!
Madem "siyaset yapmak herkesin hakkıdır", bu hakkı kısıtlayan engelleri kaldırmak için de CHP'nin çalışması gerekmez mi?
İşte "ilke" meselesi böyle somut sorunlardaki "duruş"la belli olur. Aksi halde, "seçim taktiği" gibi görülür, gürültüsü çok olsa da inandırıcı olamaz!
Bahçeli CHP'yi "ilke"den bahsederek, "ilke"yi savunarak, CHP'yi de "ilke"yi benimsemeye çağırarak eleştirmeliydi.
Ben Baykal'ın samimi olduğuna inanıyorum; hatta 'biliyorum' diyebilirim. Çünkü "Siyasal Katılma" kitabının yazarı demokrasiyi "gardırop"la sınırlamanın imkânsızılğı bilir. Ama partisinin genleri "gardırop"a kodlandığı için ilke düzeyinde açılım yapmakta zorlanıyor; bu yüzden pek inandırıcı olamayacak galiba.

Milliyet