Bugünlerde modern tarihin en büyük göç olaylarından biri yaşanıyor. Bağımsızlığın kazanıldığı 1962 yılından bu yana toplu şekilde, sistematik bir nüfus hareketi gerçekleşiyor. Başkentin varoşlarına yığılmış 12 bin kadar gecekondu sakini ya da "sığınmacı" devlet eliyle modern sitelere yerleştiriliyor. Bir anda 12 bin kişinin farklı bir mekan, çevre ve hayat tarzına doğru zorunlu göçü söz konusu.
Benzer biçimde Ortadoğu ve pek çok Üçüncü Dünya ülkesinde kırsaldan şehre göç ve modernleşme pratiği içinde benzer uygulamalara tanık olduk. Bir bakıma hem devlet iktidarının tahkim edilmesi, dolayısıyla potansiyel asilerin ıslah edilmesi hem de modernleşme projesi çerçevesinde yeni toplum ve insan modelinin geliştirilmesi için bu tür uygulamalara sıkça başvuruluyor. Mesela Libya'nın petrol gelirlerinin zirvede olduğu dönemlerde, önemli ölçüde Türk müteahhitlerine yaptırdığı modern yerleşim merkezlerine çöldeki aşiretleri yerleştirme projesi ne kadar başarılı olmuştur? Hayat tarzlarından koparılan kitlelere katkı amacıyla yapılan bu tür iyileştirme/modernleştirme müdahalelerinin her zaman olumlu sonuçlar verdiği söylenemez.