YEDİ yıl, yüz gün önce bir cumhurbaşkanı seçimini izlemek üzere yine Ankara'daydım. Bugünkü gibi o zaman da içimde bir huzur hissediyordum. Yerköy'deki Asliye Hukuk Hâkimliği'nden beri tanıdığım Ahmet Necdet Sezer cumhurbaşkanı seçilecekti. Anayasa Mahkemesi Başkanı olduktan sonra kendisiyle sohbetlerim olmuştu. Birçok konuda benzer görüşleri paylaştığımızı düşünürdüm.
Mahkeme Başkanı olarak yaptığı iki konuşmayı alkışlarla karşılamıştım.
Dün biraz arşiv karıştırdım. 2000 yılının temmuz ve ağustos aylarında iki büyük kriz var; yeni seçilen Sayın Sezer "irticai ve bölücü memurların atılması"na ilişkin kararnameyi imzalamıyor! Sayın Sezer, "üniversitelerde demokrasinin işlemesini engelleyen" YÖK yönetiminin rektör atama listesini geri çeviriyor!
Medya ikiye bölünmüş adeta; Oktay Ekşi ağabey Sezer'i eleştiriyor, ben Sezer'i destekliyorum mesela! Hele saygısızlığıyla şöhret olmuş bir kalem var ki, Sezer'e yüklenirken "Ahmet Bey"diye yazıyor!
Bugün Sayın Sezer hakkındaki tutumlar, bu başlangıçtakinin tam tersidir! Demokrasiye özen gösteren yargıç, yukarıya çıkınca değişim geçirerek içine kapanıp kurulu düzeni, statükoyu koruma ve kollama duygusuna sarıldı.
Hakkındaki tutumlar da ona göre değişti.
Gül de değişecek
Görev ve sorumluluk insanın düşünce ve davranışlarını etkiler. Gül'ün de Çankaya'da 'değişeceğine' inanıyorum.
Gül'ün siyasi tecrübesi var, dünyayla teması var. Ekonomi ve diplomasi alanlarında birikimi var. Bu sayede ufku daha geniştir. Çankaya'da içine kapanmasını kimse beklemiyor. Gül'ün Çankaya'daki değişiminin içe kapanmak, fikirlerinde ve duygularında katılaşmak yönünde değil, aksine, daha "açılmak" yönünde olacağını düşünüyorum; formasyonu sebebiyle "AKP'nin cumhurbaşkanı"gibi davranmayacaktır. Hatta bazı kritik vetolarıyla hükümeti şaşırtırsa sürpriz olmamalıdır.
Gül, toplumun çeşitli kesimlerine "açık" bir cumhurbaşkanı olacaktır. Partizan veya ideolog cumhurbaşkanı olmayacaktır. Partizan ya da ideolog cumhurbaşkanı tipi parlamenter sistemin teorisine uymaz. Toplumda aşk ve nefret duyguları yaratarak kutuplaşmaya yol açar. Siyasette sorun çözücü değil, gerilim çıkarıcı bir rol oy oynar.
Gül, aksine, her kesime açık olarak, bağdaştırıcı bir rol üstlenmeyi, tarihin kendi hakkındaki hükmü için daha uygun bulacaktır.
Batı standardı
Sayın Sezer hakkındaki beklentilerimde yanıldığım gibi, Sayın Gül hakkında da yanılıyor olabilir miyim? Hepimiz insanız, yanılabiliriz, yanıltabiliriz.
Cumhurbaşkanı Gül'ün şu veya bu tavrını eleştirebilirim ama, genel tutumu konusunda bugün yazdıklarımda yanılacağımı sanmıyorum.
Evvela mizacı... Soğuk, çatık kaşlı, insanlarla iletişimden kaçan bir tip değil, aksine iletişim elektriği yaratabilen bir tip.
Politik tecrübesi de onu dar çevrelerden geniş kesimlere açılma konusunda adeta yeniden yarattı.
Ve Dışişleri Bakanlığı; dünyayı tanıması, dünyayla temas halinde olması, dünyanın değişimini görmesi önemlidir. Bu faktörler onu özellikle de Batı standartlarında bir "cumhurbaşkanı" olmaya teşvik edecektir.
Sayın Gül'ün, seçildikten sonra yaptığı konuşmadaki gibi bir cumhurbaşkanı olacağına inanıyorum.
Sayın Sezer'i saygıyla uğurluyorum.
Sayın Gül'e, cumhuriyetin bu en yüksek şeref makamında başarılar diliyorum.
Kaynak: Milliyet