Bir süredir Suriye'nin yeni bir çatışma evresinde olduğunu yazıp söylüyoruz.

Suriye krizi günden güne küresel ve bölgesel aktörlerin doğrudan müdahil olmaya başladıkları yapısal bir soruna dönüşüyor.

ABD, Rusya, İran ve Türkiye sahada varlık gösteriyor. Bunların yanında İsrail de İran ve Hizbullah'ın Golan Tepeleri'ne yerleşmesinden duyduğu endişeyi bahane göstererek Suriye sahasına girmeye çalışıyor.

Türkiye Suriye krizine hiç olmadığı kadar müdahil konumda. Hiç olmadığı kadar diyorum çünkü geçmişte Türkiye'nin bu krize müdahalesi hiç bu kadar doğrudan ve hiç bu kadar sert olmadı. Örneğin Türkiye geçmişte İran'ın yaptığı gibi doğrudan ken- disine bağlı vekil güçler kullanarak Suriye krizini yönetmeye çalışmadı. Türkiye, Suriye'nin yerel ve ılımlı muhalefetine temelde yumuşak güç unsurlarıyla destek oldu. Uluslararası alanda diplomatik araçları kullanarak Suriye krizinin çözümüne katkı sunmaya gayret etti. Bütün bunların yanında Türkiye Suriye krizinin yol açtığı yaraları sarmak için çok büyük uğraş verdi. 3.5 milyon Suriyeli mülteciye kapılarını açtı, onlara güvenli yaşam alanları sağladı.

Türkiye'nin Suriye krizine müdahalesi bağlamında Fırat Kalkanı Harekâtı bir dönüm noktası oluşturdu. Türkiye ilk defa sert güç unsurlarıyla ve sahadaki ılımlı muhalif güçleri doğrudan yöneterek Suriye'de varlık gösterdi.

Yazının devamını okumak için TIKLAYINIZ