Tüm raporlar, darbe yöneticilerinin arabuluculuk girişimlerini reddettiğine işaret ediyor. Hatta sunulan tüm çözüm önerilerine karşı bile olumlu bir yaklaşım sergilemediler. Yalnızca gösterilerin dağıtılması konusunda yayınladıkları bildiri bile darbe yönetiminin gerçek pozisyonunu ortaya koymaya yetiyor.

Cunta yönetimi kriz için herhangi siyasi bir çözüm istemiyor belli ki. Arabuluculardan tek beklentisi, gösterilerin dağıtılması için meşruiyet yanlılarını ikna etmeleri. Ondan sonra belki diyalog çağrılarına cevap verir. Bunun anlamı şu:  Darbenin hedefi, geçiş döneminin yeniden başlaması veya demokratik dönüşümün gerçekleşmesi değil, tüm İslami eğilimli hareketleri Mısır siyasetinden çekmek ve ülkeyi seküler- militarize bir devlet haline dönüştürmek.

Darbe komutanları seküler kurallarla ve silahlı kuvvetlerin rolüyle belirlenmiş bir siyasi sistem için İslami güçlerin hareket ve etki alanını siyasi çerçevenin dışına çıkarmak istiyor. Çizdiği bu siyasi sistemden sonra artık siyasete herhangi bir gücün siyasi sürece dâhil olması ise problem teşkil etmez. Ne de olsa formaliteden oluşan bir yapısı olacak.  Olur da darbe yönetiminin hedeflediği siyasi sisteme İslamcılardan bir katılım olursa da siyasal İslam için bir köprü olamayacaklar çünkü İslam kimliği ve projesi siyaseten laik şartlarla kısıtlanmış olacak.

Cunta bu nedenlerden dolayı siyasi çözümü reddetti ve gösterileri korkunç katliamlar yaparak dağıttı. Tek isteği sokaklardaki İslami gücü kırmak ve laik- askeri bir anayasa oluşturma yoluyla hedeflediği yeni siyasi sisteme kolayca sahip olmak. Çünkü kendisine karşı İslamcı güçler tarafından protestolar sürdükçe anayasayı istediği şekle sokamayacak. Bu nedenle öncelikle bu muhaliflerden aşamalı olsa da kurtulmayı ve planladığı darbenin hedeflerini birer birer gerçekleştirmeyi düşünüyor.

Darbe Lideri Bush'un Planını Tatbik Ediyor

2006 yılında Amerika'daki bir Harp Akademisinde "Ortadoğuda Demokrasi" başlığıyla hazırlanan bir raporda, Amerika'nın, Ortadoğu'ya "terörle mücadele" şemsiyesi altında Batı demokrasisini yaymayı hedeflediği yazıyordu. Raporda Amerika'nın bu vizyonu eleştiriliyor, raporu yazan Mısır darbesinin şu anki komutanı,  Amerika'nın Ortadoğu'ya uygun gördüğü demokrasinin uygun bir model olmadığını, aksine İslam inançlarına göre bir demokrasi anlayışının bölgeye uygulanması gerektiğini vurguluyordu.

Mısır'da gösterilerin dağıtılmasıyla beraber yaşanan katliamlara göz atıldığında ise, darbenin sahibi olan aynı komutanın ülkeye Batı tipli bir demokrasi yerleştirmeyi hedeflediği anlaşılıyor. Çünkü onun sloganı da batınınki ile aynı: " Terörle mücadele!". Bu şekilde de Amerika'nın eski lideri George Bush'un demokrasi senaryosunu uygulamaya koyduğu görülüyor. Bu paradoks ise, birçok krizi beraberinde getiriyor. Bunlardan birisi cunta yönetiminin ılımlı İslam anlayışı. Araştırmalara göre darbe sahipleri, ne İhvan'ı ne de Selefileri ılımlı İslamın temsilcileri olarak görmüyor. Bu durumda karşımıza ılımlı İslam ile ilgili olarak tek bir seçenek çıkarıyor. Batılı, liberal İslam veya Müslümanların sözde demokrasisi ama İslamcıların değil... Her durumda darbenin komutanı, "terörle savaş"ı kullanarak batı demokrasisini topluma empoze etmenin başarısız olacağını görüyordu. Şimdi ise, İslami vizyondan, İslami güçlerin algılarından tamamen faklı seküler bir demokrasi empoze etmeye çalışıyor. Yani daha önce başarısız olacağını ön gördüğü şeyi, şu an hayata geçirmek için çaba sarf ediyor.

Darbe lideri daha önce, Mısır toplumuna hatta daha genel anlamıyla Ortadoğu toplumlarına dışarıdan hiçbir demokrasinin empoze edilemeyeceğini, böyle bir girişimin başarısızlıkla sonuçlanacağını savunuyordu. Ancak kendi yönetimi söz konusu olunca kendi uygun gördüğü demokrasiyi yerleştirmeye çalıştı. Açıkçası, Mısırdaki demokrasi dönüşümü, toplumun özgür iradesi sayesinde uygun bir siyasal sistemin doğmasına yol açtı. Ancak komutanlar bu yeni sistemin ne Mısır'a ne de bölgeye uygun olduğu kanısına vardılar. Yani onlara göre ne Batı tipi demokrasi ne de İslamcı demokrasi yeterli değil. Bu nedenle kendi benimsedikleri seküler- militarize demokrasiyi gerçekleştirmek istediler. Nihayetinde bu da bir demokrasi çeşidiydi ve Batı demokrasisine en yakın çizgiye sahipti.

Darbenin kahramanı, 2006'da yazdığı raporda Ortadoğu halklarının demokrasiyi uygulamaya hazır olmadığını, bunun için iki kuşağa daha ihtiyacı olduğunu vurguluyordu. Ekonominin, eğitimin, fakirliğin bölgede çözüme ulaşması, Arap-İsrail krizinin son bulması, Irak ve Afganistan'daki sorunların çözüme ulaşmasından sonra demokrasi Ortadoğu'ya gelebilirdi. Buna göre, Mısır halkı kendisi için uygun gördüğü siyasi rejimi seçmişti ama bu sistemi ve anayasayı uygulamak için yeterince nitelikli değildi. İşte bu yüzden darbenin liderinin bakış açısına göre, Mısır toplumuna kendi uygun gördüğü rejimin empoze edilmesi zaruri bir hal almıştı. Bu, Mısır toplumunun demokratik dönüşüm için ehil olana kadar gerekli olan bir süreçti. Dolayısıyla, darbe komutanı burada kendisini ve toplumun özgür seçim yapabilecek niteliğe ulaşıncaya kadar kendisini Mısır halkının koruyucusu olarak görüyordu.

Demokrasi Demokrasidir

Çünkü demokratik sistem, halkların kendi kaderlerini tayin etme ve tam bağımsızlığa ulaşma yoluyla elde ettikleri toplumsal bir seçenektir. Demokrasi siyasi bir iradedir ve çoğulculuğa dayanır. Toplumlar kendi siyasi rejimlerini, kimliklerini, kamusal haklarını, demokrasi yoluyla seçerler. Toplumun katmanları arasındaki farklılıkları yönetmede, azınlıkların da çoğunluğu oluşturan nüfus gibi haklarının belirlenmesinde demokratik sistemler rol oynarlar. Ve bu sistemde toplumu yansıtmayan bir anayasa geçerli olamaz. Eğer toplum seküler ise elbette anayasası da seküler kurallara dayanacaktır. Eğer toplum İslami anlayışa dayanıyorsa anayasasının da İslami kurallara göre hazırlanması gerekmektedir.

Devrimin özünü, özgürlük için mücadele halk hareketi oluşturmaktadır. Halk iradesinin baskın olduğu, devlet kimliğinin seçilen siyasi rejimle oluştuğu bir devrim, özgür bir devrimdir. Ancak bu şekilde tam bir hürriyet sağlanır. Her şeyden den önemlisi hiçbir özgür devrim, darbe veya bölünme kabul etmez. Darbeyle sonuçlanan bir devrim özgür olmamıştır ve hiçbir zaman da olmayacaktır.

Kaynak: Refik Habib/ El Cezire
Dünya Bülteni için çeviren: Tuba Yıldız