'Sürpriz' diye işte buna denir. Daha önce ne için kapısına gelseler konuya olumlu yaklaşan Anayasa Mahkemesi, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile CHP'nin talebini bu defa reddetti. Dün verilen kararla, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi ile genel seçimin dört yılda bir yapılmasının önündeki en önemli engel aşılmış oldu. Bu iki konu referanduma sunulacak…
Bütün kamuoyu yoklamaları cumhurbaşkanı konusunda halkın neredeyse tek ses verdiğine işaret ediyor; “Meclis değil, halk seçsin” genel bir kabul... Bu sebeple, yapılacak referandumdan ne çıkacağı şimdiden belli. Cumhurbaşkanının kim olacağına halkın karar vereceği neredeyse kesin bir ihtimal…
Ancak, Anayasa Mahkemesi kararıyla açılan yolda çok fazla belirsizlik var. En başta referandumun ne zaman yapılacağı belli değil. Ak Parti bu konuda anayasa değişikliğine giderken referandum süresini 120 günden 45 güne indiren bir de yasal düzenleme yapmıştı; Cumhurbaşkanı Sezer son dakikada Meclis'e iade ettiği için, Meclis süreyi kısaltamadan tatile girmiş oldu. Seçime iki hafta kala Meclis'i toplayıp yeni bir yasa mı çıkarır Ak Parti? Çıkan yasa ya yine veto edilirse?
Bu durum bir başka belirsizliğe yol açıyor: Referandum 120 gün sonra (ekim ayında) olacaksa, 22 Temmuz seçimlerinden sonra oluşacak Meclis mevcut anayasal hükme göre kendisi mi seçer yeni cumhurbaşkanını, yoksa referandumu ve halkın bu konudaki kararını mı bekler? Kendisi seçerse bir türlü, beklerse bir türlü…
Görüyorsunuz, işleri içinden çıkılmaz hale getirmekte üstümüze yok… Keşke Anayasa Mahkemesi, 367 ile ilgili kararını verirken biraz daha geniş görüşlü olabilseydi…
Zonguldak'tan İstanbul'a dönüş yolunda sohbet imkânı bulduğumuz Başbakan Tayyip Erdoğan, Anayasa Mahkemesi kararı henüz ufukta görünmezken, yeni cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinden yana olduğu izlenimi vermişti. Gönlü 'halkın seçtiği ancak anayasal yetkileri kısıtlanmış bir cumhurbaşkanı' formülünden yanaydı. “Halkın seçtiği cumhurbaşkanı genellikle daha geniş yetkili olmaz mı?” sorumuza, “Hayır, başta Avusturya olmak üzere pek çok Batı ülkesinde halk seçtiği halde yetkileri bizden dar cumhurbaşkanları var” cevabını vermişti Başbakan Erdoğan…
Anayasa Mahkemesi'nin cumhurbaşkanını halkın seçmesinin yolunu açan bu kararı, Ak Parti'ye, Başbakan Erdoğan'ın yolda bize anlattığı formülü hayata geçirme fırsatı da veriyor.
Seçim kampanyasını ve seçmenin tercihini etkileyeceği kuşkusuz bir karar bu. Bu gelişme, 22 Temmuz sonrası için, ne kadar çok sayıda milletvekili çıkarırsa çıkarsın Ak Parti'nin anayasal kurumlar kıskacına alınarak iktidarının işlemez hale getirileceğine dair propagandaları boşa çıkartacaktır. Daha önceki kararları ne olursa olsun, Anayasa Mahkemesi, referandumun önünü açarak, Ak Parti'nin en fazla savunduğu bir ilkeye destek vermiş oldu. Seçmen bunu dikkate alacaktır.
Aslına bakılırsa, karar, CHP ve diğer muhalefet partileri için de bir can kurtaran simidi yerine geçebilir. Özellikle CHP, süreci tıkayarak cumhurbaşkanı seçimini Meclis'te engellemesinin yanında cumhurbaşkanını halkın seçmesine de karşı çıkıyordu; bu, özellikle bugünkü gibi iddialı bir seçimde, CHP'nin kendi tabanına bile anlatmakta zorlandığı bir açmaz durumuydu. Anayasa Mahkemesi kararına “Adaletin kestiği parmak acımaz” tesellisiyle yaklaşabilir CHP lideri Deniz Baykal…
Türkiye için yeni bir dönemin kapısını aralıyor bu karar… Halkın tek hakem olacağı bir seçimle belirlenecek cumhurbaşkanı, hiç kuşkunuz olmasın, Çankaya Köşkü'nde otuırduğu süre içerisinde demokratik tercihlerin yanında yer alacaktır. Halkın içinden çıkmış hükümetler ile halkın seçtiği cumhurbaşkanının birlikteliği Türkiye'nin nefesini kesen engelleri de ortadan kaldırır.
Bu fırsat iyi kullanılmalı...
Kaynak: Yeni Şafak