Varşova’da yapılacak olan NATO zirvesi, tam İngiltere’nin AB’den ayrılma yönünde seçimini yaptığı ve Batı’nın neredeyse 70 yılda inşa etmiş olduğu birliğin daha önce olmadığı kadar tehdit altında olduğu bir zamanda gerçekleşecek. Tarih gösteriyor ki bu tehdidi karşılamanın en iyi yolu daha fazla birlik sağlamak. Bu da daha fazla NATO demek…
2008’de Londra’daki toplantıda NATO savunma bakanları, İttifak’ın ortak savunmasını ve caydırıcılık kapasitesini güçlendirme hususunda bir tartışma başlattı. 2 yıl sonra Lizbon’da NATO, İttifak’ın esas görevi olarak üyelerin kollektif savunmaya takviye yapmakla sorumlu tutulduğu yeni stratejik konseptini kabul etti. Şimdi liderlerin 2014’te Galler, Newport zirvesinde ulaşılan sonuçları geliştirmesi suretiyle böyle bir işbirliğine bağlılık gösterilmesine ciddi şekilde ihtiyaç var.
Ajandanın öncelikli olarak Newport’ta üzerinde anlaşılan, güçlendirilmiş NATO Karşı Müdahele Kuvvetleri’nin (NATO Response Forces) tüm unsurlarını tamamlama meselesini içermesi gerekiyor. Bu unsurlar, operasyon kumanda etmek için gerekli olan Kuvvet Entegrasyon Birliklerini (Force Integation Units), Yüksek Hazırlıkta Ortak Görev Timini (Very High Readiness Joint Task Force) ve Çokuluslu Kuzeydoğu Müfrezesini (Multinational Corps Northeast) içermekte. Amerikan silahlarının ve ekipmanının NATO’nun doğu kanadında önceden konumlandırılması meselesi, ABD’nin ev sahibi ülkeleri kuracağı koordinasyon ile tamamlanmalı.
Fakat NATO liderlerinin Varşova’da dile getirmesi gereken daha köklü meseleler mevcut, İttifak’ın geleceğini şekillendirecek meseleler. Bunların ilki, her bir yönden gelen farklı tehditlere yeterli karşılık verebilmek için NATO’nun doğu ve güney kanatlarında farklı gelişme yolları izlemesi ihtiyacından ileri geliyor.
Doğudan gelen tehditler daha konvansiyonel iken özellikle NATO’nun güneyinden gelen tehditler asimetrik olma eğilimi içerisinde. Bu ayrım, Irak’ın kuzeyi ve Suriye’nin güneyindeki çatışmanın yoğunlaştırılmasıyla bir miktar bulanıklaştı fakat bu da tek başına NATO ülkelerinin iki yönündeki değişen koşullara nasıl adapte olacağını belirlemeleri ve adaptasyonun hızla olmasını sağlamaları gerektiğinin altını çiziyor.
Güneyde anahtar soru, NATO’nun Irak ve Suriye’deki krizde rolünün ne olacağı. Doğrudan askeri müdahale muhtemel durmuyor ve bu iyi bir şey. Doğrusu, herhangi bir NATO müttefiki saldırıya uğramadığı sürece İttifak’ın Suriye ve Irak’taki askeri operasyonlara dahil olması stratejik bir hata olurdu. Bunun yerine “gönüllü koalisyonun” misyonunu genişletmesi ve kara kuvvetleri konuşlandırmak yerine hava saldırılarını kullanması beklenmeli.
NATO’nun 2003’te Afganistan’da altına girdiği sorumluluklara benzer bir sorumluluğu üstlenmesi de muhtemel durmuyor. Yani yerel kuvvetleri toparlarken ülkenin güvenliğini sağlamaya yardım etme sorumluluğunu. En nihayetinde o himaye on yıldan fazla sürmüştü.
Bunlar, İttifak’ın Suriye ve Irak’ta hiçbir sorumluluğu olmadığı anlamına gelmiyor. Aksine, askeri olarak müdahale yolunu seçen ve sonrasında da hayati istikrar kazandırma çabalarını gösteren müttefiklere destek için hazırlanılmalı.
NATO ayrıca mülteci akınıyla dolup taşan Avrupa’nın güney sınırını korumak için de destek sağlamalı ki bu durum Brexit destekçilerinin seçmenleri maniple etmek için faydalandığı bir durumdu. AWACS izleme uçağının Türkiye sınırına yollanması ve Ege Denizi’nde devriye misyonlarına ön ayak olmaya dair alınan son kararlar iyi bir başlangıç ve Varşova zirvesi bunları ve bunlara benzer tedbirleri, Güney Avrupa’ya özel bir stratejide içermeli.
Doğuya bakınca ise eski Sovyetler Birliği’nin çoğunda nüfuzunu tekrar kazanmaya istekli olan Rusya, NATO ile kedi-fare çekişmesinin peşinde; hava sahası sınırlarında Rus savaş uçaklarınca tekrar edilen yakın tacizler de buna eşlik ediyor. Öncelikle doğuda fakat aynı zamanda NATO’nun kuzey ve batı kanatlarında da müttefik uçaklar ve gemilerin yakınında başkaca tehlikeli manevralar da gerçekleşti.
Böyle bir tavrın hızla kızışabileceği göz önünde bulundurulursa, bu durum kontrol altına alınmalı, özellikle de NATO’nun “ileride bulunma (forward presence)” denen durumu uygulamasıyla. Varşova zirvesinde yapılacak hazırlıklar, müttefik kuvvetlerin ilgili ülkelerde kalıcı olarak bulunmasının teminini mümkün kılmaya olabildiğince yakın olmalı.
Üzerinde durulması gereken bir diğer temel mesele, NATO üyelerinin yeni zorluklara karşılık vermedeki hazırlığı ve rolü. Bu da Newport’ta üzerinde anlaşılan, “teminat tedbirlerinin” (Orta ve Doğu Avrupa’daki NATO üyelerinin halklarına yeniden güven vermesini ve savunmalarını kuvvetlendirmesini mümkün kılmayı hedefliyor) ve “adaptasyon tedbirlerinin” (NATO’nun ani krizlere yanıt verme yeteneğini güçlendirmek için ortaya konacak uzun vadeli çabalar) ikisini de içeren “Hazır Bulunma Aksiyon Planının (Readiness Action Plan)” gözden geçirilmesini gerektiriyor. NATO müttefikleri arasında daha iyi bir yük paylaşımını vurgulayan Transatlantik İlişkilere Dair Galler Deklarasyonu’na (the ) riayet edilmesi desteklenmeli.
Çokuluslu NATO varlığının detaylarının askeri kavramlarla tanımlanmasına ihtiyaç var. Orta Avrupa’da kuvvetlerin rotasyonel şekilde mevzilenmesi hususunda ABD neyi teklif etmek istediğini bir ölçüde işaret etti. Fakat diğer müttefiklerden birlikleri içeren ve hakiki bir aksiyon ile desteklenen daha açık bir plan çizilmeli.
Askeri kuvvetlerin Orta Avrupa’ya konuşlandırılması dikkatlice düşünülmeli, kuvvetlerin dağıtımının onların bir bütün olarak müşterek hareket edebilirliklerini baltalamaması sağlanmalı. Aynı şekilde, rotasyon içerisinde kuvvetlerin, konuşlanmış birliklerin işlerliğini zayıflatmasına izin verilmemeli. Rotasyon içerisindeki birlikler, siyasi liderlerce ortaya konan zaman limitleri içerisinde harekete geçmeye uygun olmalı.
Son olarak American European Reassurance Initiative kaynaklarının Orta Avrupa ülkeleri arasındaki dağılımına karar verilmeli. Partnerlerin kapasitelerinin geliştirmesi için ayrılan 310 milyon Dolar pek de fazla bir miktar olmadığından, potansiyel yardım alıcılar (ülkem Polonya da dahil olmak üzere) kendi altyapılarına yatırım yapmak için kendilerini olabildiğince güvence altına almaya istekliler.
Eğer bu iddialı ajanda yerine getirilirse, NATO’nun Varşova zirvesi Batı birliğinin onarılmasına yardım edebilir, böylece İttifak güvenilir bir şekilde Avrupa’nın uzun vadeli güvenliğini sağlayabilir. Hiçbir NATO üyesi bu fırsatı kaçırmanın bedelini ödeyemez.
Kaynak: Bogdan Klich, Polonya Parlamentosunda Muhalefet Lideri/ Project Syndicate
Dünya Bülteni için çeviren: Deniz Baran