Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan BBC’ye verdiği demeçte, 100 bin yasadışı Ermeni göçmeni sınırdışı edebileceğini söyledi. Bu tehdidin gerisinde, son dönemde ABD ve İsveç’te 95 yıl önce Ermenilerin Osmanlı güçlerince kitlesel tehcire ve seri cinayetlere uğratılmasının soykırım olarak nitelenmesi gerektiğini söyleyen ve ‘bağlayıcı olmayan tasarılar’ vardı.
ABD Temsilciler Meclisi, Türk-Ermeni ilişkilerine Ankara’nın son dönemde yaptığı her şeyden daha çok zarar vermekle yetinmeyip, Dış İlişkiler Komitesi’nin beyanını genel kurul gündemine almayı da dışlamadı.
Erdoğan’ın sert eleştirileri büyük ihtimalle bir blöftü. Ankara o andaki durumun gereklerine göre, ya Ermenistan vatandaşlarına iyi niyetini sergilemek ya da onları tehdit etmek için yasadışı Ermeni işçilerin sayısını şişirme eğiliminde. Ancak bu, giderek sertleşen Türk başbakanının, yasal ya da yaşadışı biçimde ülkede yaşayıp çalışan Ermeniler için hayatı başka yollarla zorlaştıramayacağı anlamına gelmiyor.
Şu an için boş tehditler başka boş tehditleri doğuruyor. Stockholm ve Washington’ın sırf iyi hissetmek için yaptığı müdahaleler ve Erdoğan’ın çok sert tepkisi, Erivan’ın da aynı ölçüde yardımcı olmayan bir söylem geliştirmesine yol açtı. Ermeni yetkililer Erdoğan’ın tehdidini potansiyel bir insan hakları ihlali olarak tanımlıyor ve bu sözlerin Osmanlıların 1. Dünya Savaşı’nda Ermenilere uyguladığı mezalimin tonunu taşıdığını söylüyor. İki ülke ekimde ilişkileri normalleştirmek ve sınırı açmak yönünde, henüz onaylanmasa da tarihi bir mutabakat imzaladı.
Amerikalı ve İsveçli vekiller yüzünden ortaya çıkan kargaşa dikkate alınırsa, onayın yakın zamanda gerçekleşmesi pek mümkün değil. Bu arada Moskova’nın da hem ABD-Türkiye, hem de Türkiye-Ermeni atışmalarını yakından izleyerek bunlardan nasıl yararlanacağını düşündüğü söyleniyor. Devlet adamlığı talimleri yapan Kongre üyelerini ne kadar kutlasak az!
ABD’nin beyanının, Türkiye’nin Afganistan’a sağladığı sağlam desteği, dahası İran’ın nükleer programına karşı daha sert yaptırımları destekleme isteksizliğini nasıl etkileyeceğini zaman gösterecek. Ancak bu esnada diğer ülkelerde yaklaşık 100 yıl önce yaşanan olaylara dair kayıtları düzeltmeye hevesli başka parlamenterler de, boş jestler diplomasisinin riskleri üzerine iyice kafa yorsa iyi olur. (Başyazı, 18 Mart 2010)
Kaynak: Radikal