Kosova, milletlerarası tanınma yönünde hızla ilerliyor. Önümüzdeki pazar bağımsızlığının ilanının 15. ayını idrak edecek olan ülke, bugün 58 ülke tarafından tanınmış durumda.

Buna ilaveten milletlerarası kurumlar tarafından tanınma bakımından da çabaları devam ediyor. Bu konuda Kosova geçen hafta IMF ile anlaşmaya vardı ve bu önemli kurum tarafından üye olarak kabul edildi. Bu şüphesiz çok olumlu bir gelişme; bir başarı. Bunu muhtemelen önümüzdeki ay Dünya Bankası da takip edecek.

Geçen hafta IMF ile anlaşmaya varan ülke sadece Kosova da değildi; Bosna da IMF ile bir başka tür anlaşmaya vardı. Bu anlaşma global ekonomik krizin olumsuz etkilerini gidermek için acil mali yardıma ihtiyacı olan Bosna ile IMF arasında varılan üç yıl süre ve 1,2 milyar Euro'yu (1,6 milyar dolar) kapsayan kredi anlaşmasıydı.

Söz konusu anlaşmayla sağlanan kredi Bosna-Hersek'i teşkil eden iki alt-devlet tarafından bölüşülecek. Bunlar bilindiği gibi Müslüman-Hırvat Federasyonu ve Republica Sırpska denen Sırp Cumhuriyeti. Kredinin üçte ikisi Müslüman-Hırvat Federasyonu, geriye kalanı da Sırp Cumhuriyeti tarafından kullanılacak. Bu da şüphesiz nüfus tabanı esas alınarak yapılan bir bölüştürme; zira Müslüman-Hırvat Federasyonu'nun nüfusu Sırp Cumhuriyeti'nin hemen hemen iki katı kadar.

Kredinin şartlarına gelince; bu konuda medyada çıkan fazla bir bilgi yok. Ancak bilinenlerin arasında her iki alt-devletin de kamu harcamalarını kısacakları yönünde taahhütte bulundukları söyleniyor. Buna göre, Müslüman-Hırvat Federasyonu 2009 bütçesinde 284 milyon dolar, Sırp Cumhuriyeti ise 97 milyon dolar kadar azaltmaya gidecek. Bu azaltmanın temel amacı da 480 milyon dolara ulaşan birleşik federal bütçe açığını dizginlemek elbette. Buna ilaveten 2010 bütçesinde de henüz belli olmayan azaltmalar da söz konusu.

IMF'nin Bosna'ya açtığı bu kredi global ekonomik kriz dolayısıyla gerçekten zor bir dönemden geçmekte olan ülkeyi ne kadar rahatlatacak, krizin olumsuz yönlerini ne kadar giderecek, şimdiden söylemesi zor.

Bosna, global ekonomik kriz tarafından etkilenmeseydi de zaten ekonomik bakımdan bir süredir epey sıkıntı yaşıyordu. Bugün ülkede işsizlik oranı neredeyse yüzde 40 civarına yükselmiş bulunuyor. Esasen, 1995 yılında Dayton Barış Antlaşması ile sona eren savaştan bu yana Bosna bir türlü ekonomik anlamda kendisini toparlayamıyor, savaşın kötü etkilerini gidermekte zorlanıyor. Bu bakımdan IMF kredisi ülkenin uzun vadeli ekonomik sıkıntılarının bir kısmını belki geçici olarak giderecek. Ancak bu arada Sırp Cumhuriyeti'nin homojen bir yapıya sahip olması sebebiyle yapılması gereken bazı ekonomik reformları yapabildiğini, parçalı olduğu için Federasyon'un bu konuda başarısız olduğunu da söylemek gerekiyor. Bu çerçevede mesela Sırplar özelleştirmede gereken adımları çoktan attılar.

Diğer yandan, ekonomik sıkıntıların siyasî ve sosyal sıkıntılara yol açması, hatta var olanları daha da vahim hale sokması da ihtimaller dahilinde bugün. Nitekim sosyal güvenlik harcamalarında ister istemez yapılacak tasarrufların siyasî ve sosyal alanlara yansımaları da bugünden kaçınılmaz görünüyor.

Zaten uzun süredir hem Müslüman-Hırvat Federasyonu ile Sırp Cumhuriyeti arasında hem de federasyonun iki unsuru arasında belli bir gerilim yaşanıyor. Bu çerçevede Sırp Cumhuriyeti çoktandır bağımsızlık ilanı tehditleri savururken Hırvatlar da bir süredir aynı mealde çağrılar yapıyorlar. Nitekim, sembolik de olsa bugün Mostar'da 'Hırvatistan Cumhuriyeti' adlı bir bağımsız hükümet bile var.

Bosna'nın IMF ile vardığı acil kredi anlaşması işte bu anlattığımız olumsuz gelişmelerle aynı döneme denk geliyor. Anlaşma bu gelişmeleri hangi yönde etkiler, bekleyip göreceğiz. Ancak bu arada çoktandır söylemek istediğim bir şeyi de bugün söyleyelim: Önümüzdeki dönemde Bosna'ya dikkat...
 
Kaynak: Zaman