Sayın Zeynep O. Usal'ın, AİHS'inde yer alan, ayrımcılığın kaldırılması ve eğitim hakkı konularında yaptığı bir analiz ve açıklama çalışmasından bazı kısımları naklederek Türkiye'deki ilgili uygulamaların adı geçen sözleşmeye aykırı olduğuna işaret etmek istiyorum. "AİHM içtihadına göre, madde kapsamında korunan, belli bir zamanda mevcut olan eğitim imkanlarından veya diğer bir deyişle halihazırdaki eğitim kurumlarından faydalanma hakkıdır. Taraf devlete düşen, hakkın kullanılması için gerekli düzenlemeleri yapmaktır. "Ancak bu noktada, sağlanan eğitimin devam ettirilmemesi durumunda P1-2. maddenin ihlal edilebileceğini belirtmek gerekir. Bu anlamda, devlet pozitif bir yükümlülük altına girebilir. Nitekim Kıbrıs-Türkiye davasında, P1-2.madde farklı bir dilde eğitim sağlama yükümü getirmiyor olsa da, Kuzey Kıbrıs'ta Kıbrıslı Rumlar için Yunanca eğitim yapan ortaokul mevcut olmaması sözkonusu maddenin ihlali sayılmıştır. Zira başvurucu ilkokul eğitimini aynı yerde yunanca almıştır." Üniversitelerde başörtüsü ile eğitim alma hakkının YÖK uygulamaları ve yargı kararı ile ortadan kaldırıldığını biliyoruz. AİHM'ye yapılan başvuru da, dava iyi takip edilemediği, Türkiye'deki durum (başörtüsünü yasaklamayan başka bir üniversitenin bulunmaması) mahkemeye anlatılamadığı, mahkemedeki Türk üyenin taraf tutması gibi sebeplerle yasağı onaylama şeklinde sonuçlandı. Yukarıda naklettiğim iki paragrafa göre, bir ülkede mesela devlet üniversitelerindeki bir yasaklama, bu yasağa uymayan başka bir üniversitenin bulunmaması yüzünden eğitim hakkını engelliyorsa sözleşmeye aykırı bir karar sözkonusudur. "Yine taraf devletler, Ek Protokol'deki eğitim hakkı düzenlemesi üniversite eğitiminden bahsetmediği için, üniversite açıp işletmek zorunda olmasalar da, eğer üniversite eğitimi sağlanmışsa ülkedeki mevcut üniversitelerden yararlandırmak da zorundadır. (Leyla Şahin-Türkiye; Mürsel Eren-Türkiye) Diğer bir ifadeyle, maddedeki eğitim hakkı tanımı sadece ilk ve orta değil ve yüksek öğretimi de içine alır." Bu paragrafa göre hem ilk ve orta öğretim hem de üniversite seviyelerinde eğitim hakkı engellenemez. Eğer -Türkiye'de olduğu gibi- mesela başörtülü okunacak başka okullar yoksa sözleşmeye aykırılık gerçekleşir. "Son olarak Mahkeme, maddedeki mevcut eğitim kurumlarından yararlanma ve bunlara erişim hakkının maddede düzenlenen hakkın sadece bir parçasını oluşturduğunu, hakkın etkin olarak sağlanabilmesi için öncelikle bu haktan yararlanması muhtemel kişilerin eğitim sonrası aldıkları derecelerin resmen tanınması gereğine de işaret etmiştir. (Belçika Dil Davası)" Bu paragrafa göre de meslek liselerinden mezun olanların aldıkları puanların, diğer liselerden mezun olanlar ile eşit olarak değerlendirilmemesi sözleşmeye aykırı olmaktadır. Sonuç olarak başörtüsü yasağı ve Meslek Liselerinden (Bu meyanda İmam Hatip okullarından) mezun olanlara reva görülen eşitsizlik insan haklarına ve evrensel hukuka aykırıdır. Bu durumun sürmesi, haksızlığın giderilememesi, haksızlığı gidermeye teşebbüs edenlere karşı savaş ilan edilmesi ülkemizde demokrasinin ve insan haklarının henüz kamil manada işlemediğinin göstergesidir. Ama kimse ümitsizliğe kapılmasın, er veya geç hak yerini bulacaktır. Kaynak: Yeni Şafak