Birmanya'daki cunta ölümcül kasırganın üzerinden daha bir hafta geçmişken, kendi iktidar tekelini meşrulaştıracak anayasayı referanduma götürdü. Cuntanın gerçek yüzünü tüm dünya görmüş durumda; bu cehennem ilelebet süremez

Nergiz Kasırgası'nın Birmanya'yı yerle bir etmesinin üzerinden bir hafta geçti ve halk yas tutuyor. Ne var ki iktidardaki cuntadan hiçbir resmi başsağlığı gelmiş değil.
Şimdi herkes General Than Shwe'ye, bakanlarına ve ordu liderlerine verip veriştiriyor -Irrawady deltasında yaşayanları kasırganın yaklaşmakta olduğu konusunda uyarmadıkları ve yıkımın ardından karşılık vermekte çok ağır davrandıkları için.
En şok edici olanı, rejimin gönderilen yardım paketlerini ülkeye sokmaması ve uluslararası yardım ve sağlık görevlilerine vize vermeyi geciktirmesi. Dünyanın geri kalanı yardım etmek için çırpınırken, Birmanya'nın generallerinin umurunda olan tek şey iktidarlarını sağlamlaştırmak.
Ve bu yüzden on binlerce insanın ölümünün üzerinden daha bir hafta geçmişken, 1.5 milyon insanın açlık ve evsizlikle savaşı sürerken, rejim haftasonu anayasa değişikliklerinin onayına yönelik referandum planını uygulamaktan geri durmadı. Bu 1990'dan beri ülkede kurulan ilk sandık; o yıl yapılan seçimde tutuklu muhalefet lideri Aung San Suu Kyi ve ona bağlı Ulusal Demokrasi Birliği ezici bir zafer kazanmıştı. Fakat ordu seçimi tanımadı. Rejim yeni anayasanın iki yıl içinde demokratik seçimlerin önünü açacağında ısrar ediyor.

Fakat muhalifler ve uluslararası gözlemciler, referandumun ordunun iktidar tekelini meşrulaştıran siyasi bir ayak oyunundan ibaret olduğunda hemfikir. Önerilen anayasa parlamento sandalyelerinin büyük bölümünü ordu ve cunta destekçilerine ayırıyor ve muhalefet liderlerinin görev almasını fiilen engelliyor.
Cumartesi günü, ölümcül fırtınadan tam bir hafta sonra, Than Shwe eşiyle oy kullanmak için arzı endam ederek (kasırgadan bu yana çift ortalarda görünmüyordu) ne uluslararası toplumun ne de kendi vatandaşlarının düşüncelerini önemsediğini açıkça gösterdi. Rejimin müspet bir sonucu manipüle ettiği ortada. Birçok seçmen kendilerine, anayasaya 'evet' hanesinin kalın kalın, göze çarpacak biçimde doldurulduğu pusulalar verildiğinden söz ediyor. Referandumun özgür ve adil olmadığını, oylarını kullanırlarken yetkililer tarafından yakından izlendiklerini ve bazı durumlarda nasıl oy kullanacaklarına dair telkinlere maruz kaldıklarını anlatıyorlar.

Birkaç gün sonra BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon Birmanya halkının selâmetine dair endişelerini dile getirdi ve yardım gayretine odaklanmanın daha yerinde olacağını söyledi. Şimdi on yıllardır diktatörlük baskısı altında inleyen bir halk hem doğal bir afeti hem de Than Shwe'nin iktidarını uzatmak için çevirdiği dolapları göğüslemek zorunda.
Batıl inançları güçlü olan Birmanya halkı, kasırganın referandumu sekteye uğratmak ve rejimin istikrarını bozmak yönünde ilahi bir müdahale olduğuna inanıyor. Onlara göre cennetin kapılarının açılıp rüzgarların ülkeyi sarstığı muhakkak -lâkin görünen o ki generaller bundan kurtuldu. Fakat kasırga siyasi dinamikleri değiştirdi ve rejimin anayasal sürecini sekteye uğrattı, Than Shwe ve rejiminin gerçek yüzünü tüm dünyaya gösterdi. Bu cehennem ilelebet süremez. Siyasi huzursuzluk ve insani yardıma yönelik artan çağrılar, Birmanya'nın yetersiz askeri liderlerinin kâbusu olmaya devam edecek. Than Shwe'nin günlerinin sayılı olduğunu söylemek belki de iyi niyetli, fakat bu kasırga kurbanlarının yaygın olarak paylaştığı bir umut. Onun rejimi ilelebet iktidarda kalmayacak, fakat bu süreçte ağır bedeli halk ödüyor. Birmanyalılar oy pusulası değil, yiyecek, barınak ve tirandan kurtulmak istiyor.

Kaynak: Radikal