CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, eğer Ermenistan sınırı açılmaya kalkılırsa bunun karşısına dikiliriz diyor. Artık bu kadarı fazla diye düşünmemek elde değil. CHP'li Canan Arıtman da sanırım Genel Başkanı'nın bu tutumundan cesaret alarak Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan'ı tehdit etti. 'Gelme protestolara muhatap olacaksın.' Yani Arıtman Sarkisyan'a yönelik bir protesto hareketinin düşünüldüğünü ifade ediyor.
İnsan zaman zaman CHP nereye kadar gidecek diye düşünmeden edemiyor. Çünkü sonuç olarak bu parti 'yurtta sulh cihanda sulh' tümcesini savunduğunu iddia ediyor. Peki yurtta sulh, cihanda sulh nasıl gerçekleşecek? Birçok ülke tarihten gelen, tarihinden miras kalmış sorunlarla yüz yüze. Bunların bir kısmı içerde sıkıntılara neden oluyor, bir kısmı ise dışarıda.
Sulhu elde etmek öyle kolay değil. Ermeni sorununda da 100 yıllık bir sorunla karşı karşıyayız. 1915 yılında İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin yönetimde olduğu Osmanlı İmparatorluğu, yüz binlerce Ermeni yurttaşını sürgüne gönderdi. Sayısı tartışmalı bile olsa yüz binlerce Ermeni tehcir sırasında yaşamını yitirdi.
En acısı yüzlerce yıldır yaşadıkları topraklardan bir daha dönmemek üzere çıkarılıp atıldılar.
Nedenleri tartışılıyor. Tehcir'e Türkiye'yi yöneten irade kendine göre bazı gerekçeler gösteriyor. Bunları bir yana bırakarak baktığımızda ortada artık bu ülkede yaşamayan, tarihi ve geçmişi burada kalmış yüz binlerce Ermeni bulunuyor.
Bu yüzyıldır çözülemeyen bir sıkıntı olarak Türkiye'nin önünde duruyor.
Ermenistan sınırları açılsa bu sorun çözülebilir mi? Zor görünüyor. Ancak, sonuç olarak Ermenistan Türkiye'nin sınır komşusu ve bu sınır Azerbaycan topraklarının bir kısmının Ermenistan tarafından işgal edildiği gerekçesiyle uzun zamandan beri kapalı.
Şimdi bu sınırın açılmasının yolları aranıyor, Türkiye ile Ermenistan arasındaki kesik diplomatik ilişkilerin yeniden kurulması için iki taraflı bir çaba yürütülüyor. Kolay değil böylesine bir sorunu gerginlik çıkarmadan, iç milliyetçi kamuoyundan tepki almadan ilerletebilmek. Nitekim öyle oluyor. MHP iç milliyetçi kamuoyunu bir siyasi imkân olarak AK Parti'ye karşı kullanmak istiyor. Bu kadarını anlamak mümkün.
***
CHP'ye ne oluyor? Bu tür değişim çabalarına katılması, önderlik etmesi, çözüm yolları önermesi gerekmez mi? Ermenistan Cumhurbaşkanını yuhalamaktan ve yuhalatmaktan CHP nasıl bir sonuç elde edeceğini sanıyor? Yaratılan bu havadan Türkiye nasıl karlı çıkabilir?
Türkiye'de sorunlar çözülmez ve kangren halinde kalırsa birileri bundan rant elde edeceğini düşünüyor. Milliyetçilik ve militarizm böyle ortamlardan beslenir. Bunu yılların tecrübesiyle biliyoruz. Son 50 yılın askeri darbelerinin Türkiye'nin iç ve dışı ilişkilerini altüst ettiği, Türkiye'yi dünyadan tecrit eden bir sonuç yarattığı bir gerçek.
Bu durumdan parlamenter sistem zarar gördü. Meclisler kapatıldı, demokratik süreç askıya alındı. CHP, iç ve dış gerginliği kışkırtarak bu kargaşa günlerine yeniden dönmek mi istiyor? Meclis çalışamasın, iç gerilim tırmansın ve darbe ortamı oluşsun mu istiyor?
AK Partinin, ABD'nin ve AB'nin emirlerini yerine getirdiği iddia ediliyor. Bir kere, artık ülkelerin birbirlerini daha çok etkilediği bir dünyada yaşıyoruz. Bazı uluslar arası ölçüler tüm dünyada gelişiyor. Üstelik Türkiye, Batı paktlarının üyesi olduğu gibi AB'nin de aday üyesi. Böyle bir ülkenin iç ve dış sorunlarında Batılı ülkelerle ilişki içinde olması, onlardan etkilenmesi, onların eleştirilerine açık bulunması sürecin doğal bir sonucu.
CHP'liler iktidarda olsalar, AB'ye rest çekip kapıları mı kapatacaklar? Bunun mümkün olmadığını onlar da biliyor. Ama, gerçekçi olmayan gerilim siyasetlerine bir de kendilerince solcu görünüm verebilmek için 'anti-emperyalizm' sosu eklemeyi bir kâr olarak kabul ediyorlar.
Baykal, Cumhurbaşkanı Gül'e, 'Ermeni çocuğu' diyen CHP milletvekili Canan Arıtman'la çok iyi bir ikili oluşturuyor. El ele tutuşup Ermenistan sınırında bekleseler etkili bir görüntü verecekler.
Merakla bekliyoruz.
Kaynak: Radikal