Libya halkının despota karşı zaferinin işaretleri belirince, yönetimden asker veya sivil birçok isim ayrılmaya başladı. Bunu bakanlar, büyükelçiler ve başka yetkililer kapsadı. Bazıları, uzun yıllar rejimle birlikte çalışan çekirdek kadrodandı. Bu kimselerin gerekçesi, rejimin yolsuzlukları, diktatörlüğü ve kendi vatandaşlarına kurşun sıkmasıydı.
Oysa içlerinden bazıları, zamanında tüm bu felaketlere ortak olmuştu. Biz bu istifalardan sevinç duyduk, çünkü bu ayrılmalar, despotun sonunun yakın olduğunun ilanıydı. Fakat bu, Libya halkına felaket getiren rejimin birer parçası oldukları gerçeğini değiştirmez. Peki bu kimseler, despot rejimlerin birer parçası olmayı nasıl kabul etti? Kaddafi’nin insanları öldürmesi yeni bir şey mi? Bu yeni durum, 40 yıl boyunca halkı köleleştirmekten, özgürlüğünü boğmaktan ve servetini bitirmekten daha mı önemli? Rejimin diktatörlüğü, liderinin çılgınlıkları, oğullarının iktidar ve servet üzerindeki egemenliği yeni mi? Hiçbiri yeni bir durum değil. Peki bu kimseler onunla çalışmayı nasıl kabul etti, nasıl onun davranışlarını meşrulaştırdı ve nasıl her kürsü de onu savundu? Peki ya Kaddafi’yle çalışmalarında elde ettikleri kazanımlara ne demeli?
İsam Şeref örneği
İstifalar yapılanları unutturamaz ve çıkarlara dayanan ortaklıkları meşrulaştırmaz. Despot rejimleri değiştirme söylemi, bazı siyasilerin şahsi kazanımlar için rejimin etrafında dolanmalarını haklı çıkarmak amacıyla kullandıkları gerekçeden başka bir şey değil.
Şimdi geçmişi bırakıp, Arap halk devrimlerinden sonraki gelecekten konuşalım. Şimdi reform ve değişimi kabul etmeyen ve halkların sesini dinlemeyen rejimlerle çalışanların, gelecekteki yönetimlerde çalışmaları kabul edilemez.Tabii ki yolsuzluğu reddettiğine dair gözle görülür tutumları olanlar hariç. Tıpkı Mısır’ın yeni başbakanı İsam Şeref gibi. Şeref, önceki hükümette Ulaştırma Bakanı’ydı ve hükümetin insan haklarını ihlal etmesini protesto için istifa etmişti. (Katar gazetesi Arap, 9 Mart 2011)
Kaynak: Radikal