Türkiye ve Pakistan İslam âleminin iki yeni hastası. Bu iki ülkenin İslami akımlara teslim olması, Batı açısından maalesef Huntington'ın tezini doğrular
Savaşın üzerinden dört yıl geçti ve Irak yol ayrımında... Bu sonu gelmeyen trajedi için Şarm el Şeyh'te düzenlenen konferansın ardından, Irak'ın kaderinin nereye varacağını hep birlikte göreceğiz.
Öte yandan, bu karmaşık İslam âleminde, potansiyel olarak epey tehlikeli ve Batı'nın da bilhassa dikkat etmesi gereken iki kriz mevcut: Bunlar Türkiye ve Pakistan'daki krizler... Bu iki kriz, dış saldırı veya işgallerden ziyade iç istikrarsızlıktan kaynaklandıkları için son derece hassas.
Sınırları aşarlarsa da, jeopolitik açından doğuracakları sonuçlar Irak'takinden daha ağır olabilir.
Birkaç gün öncesinin gazetelerinde, Türkiye'de yaşanan siyasi krizdeki iki rakip Cumhurbaşkanı Sezer ve Başbakan Erdoğan'ın ve birbirleriyle pek de iyi dost olmayan Pakistan Devlet Başkanı Müşerref'le Afganistan Devlet Başkanı Karzai'nin hep birlikte el ele tutuştuğu fotoğrafı görmek epey etkileyiciydi. Kendi içinde bölünmüş olan Türkiye arabuluculuk yapıyordu.
Yine de diplomatik çabalar ve bu tür görüntüler, hem Türkiye'nin hem de Pakistan'ın kendi şartları açısından İslam dünyasının iki yeni hastası olduğunu gizlemiyor.
Türk siyasetindeki gerilim, Sezer'in yerini alacak kişi hakkındaki tartışmaları ve askerlerin bu yöndeki baskılarını büyük ölçüde donduran erken seçim kararının ardından bir nebze dinmiş görünüyor.
Fakat bir anlamda dondurulan bu tartışmalar, herhangi bir anda 'çözülebilir' çünkü, arka planda yapısal bir düğüm var: Anayasası çoğulcu demokrasiyi, seçme ve seçilme özgürlüğünü güvence altına olan Müslüman bir ülkenin laikliği.
Tüm bunlara rağmen, İslam âleminin iki büyük hastası aynı zamanda Batı'nın da vazgeçemeyeceği iki kalesini teşkil ediyor.
Türkiye bir gün İslami bir akım karşısında pes ederse, aksi istikametteki silahlı tepkileri besleyebilir. AB hedefleri yok olabilir ve Avrupa'nın 'en önemli, en güçlü komşusu' sıfatını kaybedebilir.
Daha da kötüsüyse, İslam'ın başarı kazandığı ve büyük bir nükleer üsse sahip Pakistan, Kaide'nin eline geçebilir.
İşte bu gerçekten de tarihi bir dönüm noktası olur. Samuel Hungtington 'Medeniyetler Çatışması' adlı kitabında Türkiye ve Pakistan'ı Batı'nın 'kilit vurması' gereken iki geçiş anahtarı olarak göstermişti